“Aday belirleme konusunda birinci faktör örgüt.

YEREL YÖNETİMLER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 31.08.2013 - 23:48, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:30 1031+ kez okundu.
 

“Aday belirleme konusunda birinci faktör örgüt.

-“CHP’nin birinci önceliği şeffaf, hesap verebilir, servet edinmek için değil hizmet etmek için çalışma olacak ve biz seçimi kim kazanacaksa onu destekleyeceğiz” -“ Hiçbir kimsenin Cumhuriyet Halk Partisi’ni kilitleyecek ne cesareti olur,  ne de gücü olur”   Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin TRT’de gazeteci yazar Emin Pazarcı’nın hazırlayıp sunduğu programda güncel olayları değerlendirdi ve soruları şöyle yanıtladı   Sunucu- İyi geceler efendim. Yoğun gündemden dolayı belki medyada çok fazla yer almıyor ama siyasi partilerimiz hummalı bir faaliyet içinde. Anketler ve eğilim yoklamaları yapıyorlar. 2014 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçimler için adaylarını belirlemeye çalışıyorlar. Bu hafta Ana Muhalefet Partisi CHP ne yapıyor sorusuna cevap arayacağız. Stüdyo konuğumuz CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Sayın Gürsel Tekin. Sayın Tekin aynı zamanda aday belirlemek için Cumhuriyet Halk Partisi tarafından oluşturulan 6 kişilik komisyonunda üyesi. Ayrıca gazeteci arkadaşlarımda bizimle birlikte olacaklar. Kanal 24 Ankara Temsilcisi Taşkın Koç ve Güneş Gazetesi Köşe yazarı Talat Atilla’yla birlikte biz soracağız Sayın Gürsel Tekin cevap verecek. Sayın Tekin hoş geldiniz. Gürsel TEKİN- Hoş bulduk, iyi yayınlar diliyorum. Sunucu- Ben hemen çok güncel bir konudan girmek istiyorum. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde bir gezisinde şu sloganı kullandı. Yeter söz milletindir. Bu yeter söz milletindir sloganı 1950’de zannediyorum yanılmıyorsam Menderes tarafından kullanılan ve Cumhuriyet Halk Partisini de iktidarından eden bir slogan ve CHP’de de bayağı bir değişim var. İşte iftar yemeklerinde artık mütedeyyin insanlar davet ediliyor, cemaatlerle iç içe filan bir değişim var. Ne oluyor CHP’de, siz nasıl yorumluyorsunuz bunları? Gürsel TEKİN- Kötü mü oluyor? Sunucu- Valla ben sorumu soruyorum. Gürsel TEKİN- Aslında tabi CHP Türkiye’de bütün çok partili döneme geçtiğimiz günden itibaren çok sayıda partiler kurulmuştur ve ne yazık ki işte kısmen ara dönemlerde partiler yok olmuştur, kısmen de birçok siyasi parti bir türlü tutunamamıştır. Ama 90 yıllık sürece baktığımızda inşallah ayın 9’unda da çok hummalı bir kutlama yapacağız 90. yılımızla ilgili. Cumhuriyet Halk Partisi hep ayakta olmuştur. Cumhuriyet Halk Partisinin temel varlığı bu ülkeyi kuran bir siyasi partidir. 76 milyonu kucaklamak gibi bir görevi var. İnsanları ayrıştırmak, geçmiş dönemlerde yanlış politikalar olabilir, farklı söylemler olabilir. Ama Sayın Genel Başkanımızın, Sayın Kılıçdaroğlu’nun, bizim, özellikle İstanbul’da başlayan süreçten sonra bizim iddiamız toplumun her kesimini kucaklamaktır ve bunu da sonuna kadar başarmaya da devam edeceğiz. Sunucu- Bende Taşkın beye bırakıyorum. Sizler sorularınızı sorun daha sonra anketlerle ilgili bir telefon bağlantımız olacak. Taşkın KOÇ- Aslında anketleri belki o zaman telefon bağlantısından sonra sorarız da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bütün partiler için en kritik birkaç başkanlıktan bir tanesi. Partinizde tahmininiz nedir, ne zaman belli olur ve asıl belirleyici olan kim olacak? Çünkü biliyorsunuz özellikle büyükşehirler olunca doğrusu o bölgenin, o şehrin yaşayan diyelim ki zenginleri her parti çünkü bir koalisyon. Medya etkisi çok güçlü oluyor. Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle İstanbul, Ankara, İzmir adaylarının seçiminde ne görünüyor, ne zaman belli olur ve hangi faktörün daha etkili olacağını düşünüyorsunuz. Gürsel TEKİN- Biraz önce Emin beyinde sorduğu soruya cevap olsun müsaade ederseniz ikisini birbirine bağlamak istiyorum. Aslında gelişmiş ülkelerde, demokratik ülkelerde aday belirlemeleri siyasi partilerin mutfaklarında olmaz. Biz 2011 yılında seçimden hemen sonra siyasi partilerin değişmesi için kanun teklifi verdik. Milletin kendisinin iradesiyle belirlenmesi gerekiyor. Dünyanın her yerinde böyledir. Belediye başkanını da, milletvekilini de millet belirler. Eğer siz millet değil, hayır siyasi partilerin mutfaklarında belirlensin derseniz o zaman tam da millet iradesi tecelli etmiş olmayacaktır. Bugün parlamentolara baktığımızda sadece bugüne mahsus değil, seçilmiş bütün milletvekillerinin birinci önceliği partinin Genel Merkezinde ya da partinin Genel Başkanından gelen talimat doğrultusunda hiçbir milletvekili kendi düşüncelerini ifade edemez durumdadır. Dünyada böyle midir gelişmiş ülkelerde? Gelin öncelikle bizim yapmamız gereken siyasi partiler yasasını değiştirelim millet kendi vekilini, kendi belediye başkanını kendisi seçebilsin ki millette bu işe dahil olsun. Eğer bu millet muhtarını seçebiliyorsa rahatlıkla milletvekilini de seçebilmeli. Belediye başkanını da seçebilmeli. Aksi takdirde siz siyasi partiler olarak kendi mutfağınızda ne kadar doğru karar alırsanız alın milletin idaresinin tecelli etmesi mümkün değildir. Bu bir kere bizim en büyük çıkmazlarımızdan bir tanesidir. İnşallah en kısa süre içerisinde bu yasayı değiştirebilirsek bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi 20 Eylül’de mesela Almanya’da olacağım. Almanya’daki seçimleri izleyeceğiz. Almanya’daki seçimlere baktığınızda İngiltere’de, Fransa’da, bütün Avrupa’da, bütün gelişmiş ülkelerde millet kendi vekilini ya da belediye başkanını kendisi seçiyor. Bunu yapabilirsek rahatlıkla bu sorunların tamamı da ortadan kalkmış olur. Aksi takdirde ne olur? Bizim mutfaklarımızda bu tartışmalar olur, basın medya her gün işte kim seçildi, kim seçilecek adeta bir at yarışı şeyiyle bir iddia içine girmiş olurlar. İstanbul, İzmir, Ankara değil sadece İstanbul, İzmir, Ankara değil son 1,5 yıldır özellikle Belediyelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız arkadaşlarımızın çok ciddi çalışmaları var. Öncelikle Türkiye’nin tomografisini çektik. Yani Türkiye’deki bütün illerde iktidar olduğumuz ya da olmadığımız yerlerin bütününün tomografisini çektik ve Genel Merkezdeki şuanda biraz önce Emin beyin söylemiş olduğu 6 kişilik grubun birinci önceliği bunlar. Aday belirleme konusuna gelince çeşitli faktörler uygulanacak. Birinci faktör elbette örgüt. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak örgüte çok önem veren bir siyasi partiyiz. Bunun yanında da zaman zaman belli bölgelerde tabi ki kamuoyu yoklamaları yani millete sorulacak, milletin talepleriyle örgütün talepleri örtüşüyorsa elbette son derece başarılı bir şey olmuş olacak. Ama bütün bunlar ne kadar doğru yaparsanız yapın biraz önce söylemiş olduğum yöntemin dışında bununda çok sağlıklı bir yöntem olacağına inanmıyorum kişisel olarak. Sunucu- Gürsel bey, siz çok heyecan verici güzel şeyler söylediniz. Böyle olmalı dediniz ama siyasi partiler kanunu değişmedi diyelim, olmadı. Gürsel TEKİN- Değiştirmeliyiz. Sunucu- Hayır. Değiştirmeden siz bunu bu seçimde uygulayamaz mısınız? Çünkü irade sizin elinizde. İsterseniz yapabilirsiniz kanunun değişmesi… Gürsel TEKİN- Yapamazsınız. Sunucu- Neden? Gürsel TEKİN- Şundan yapamazsınız. O zaman ne yapacaksınız? Yapmanız gereken iki yöntem kalıyor. Bir tanesi önseçim dediğimiz yani örgütünüze soracaksınız. O çok dar alan oluyor. Yani sadece parti örgütünüze sormak istiyorsunuz. Benim söylemiş olduğum tam tersi. Yani bütün vatandaşa soruyorsunuz. Vatandaşın talebiyle seçilmiş olsun. İkincisi kamuoyu yoklamaları. Kamuoyu yoklamalarının ne kadar çok sağlıklı olduğu da her zaman tartışma konusu olmuştur. İnşallah bütün bu yöntemleri deneyeceğiz. Bu yöntemlerde en doğru sonucu almaya… Sunucu- Şimdi ben hemen Talat sözü sana vereceğim ama şimdi şöyle bir yapı ortaya çıkıyor. İktidara yönelik çok ciddi eleştiriler var. İşte son dönemlerde sizde bayağı sert eleştiriyorsunuz ama anket sonuçları işte SONAR en düşük çıkarttı %45 – 46 kararsızları filan dağıttığı zamanda daha yüksek oluyor. Gürsel TEKİN- Kararsızlarla %44. Sunucu- 45 – 46 dedim daha sonra 49’a çıkıyor evet. Şimdi şunu sormak istiyorum ben. Yani işte 26 – 27 olan bir CHP var. MHP’nin durumu ortada. İkisini toplasanız iktidar partisi. Bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yani bu çok doğal bir tablomu? Bu eleştiriler bu kadar sıkıntı var diyorsunuz ama böyle bir tablo çıkıyor. Nedir bunun sonucu? Sebebi nedir? Gürsel TEKİN- Elbette tabi bu çok farklı değerlendirilebilir, saatlerce konuşabiliriz. Aslında geçmiş yıllara da baktığımızda örneğin ANAP dönemi daha sonraki dönemlerde de çok ciddi oylar alınmıştır. Ama birinci öncelik, bütün seçimlerin önceliğini yurttaşın sadece Türkiye’ye mahsus değil dünyanın her yerinde birinci öncelik ekonomidir. Eğer ekonomide çok ciddi bir kırılma yoksa değişimler gerçekten zorlaşıyor. Genel seçimle yerel seçim arasındaki oy farkları da biraz buradan kaynaklanıyor. Yani genel seçimde eğer ekonomide bir kırılma olmamışsa tekrar devam ediyor. Ama bugünkü baktığımız noktada yani ben 76 il dolaşan bir siyasetçi olarak söylüyorum. Ekonomide çok ciddi sıkıntı var. Özellikle tarımda, çiftçi, hayvancılıkla uğraşan ve son dönemlerde büyükte bir işsizlik var aynı zamanda. Aynı zamanda bir sosyal sorunla karşı karşıyayız. Belki Türkiye’de siyaset ya da medya öteki Türkiye dediğimiz bunlarla çok meşgul değildir. Örneğin şuanda önümde her ay bu çalışmaları yapıyoruz. Bizim çok genç bir kadromuz var arkadaşlarımızla. Her ay Türkiye’de ne oluyor, ne bitiyor onları paylaşıyoruz. Geçen ay sadece Haziran ayındaki tabloyu size söyleyeyim 34 tane intihar var. 120 tane iş kazası dediğimiz iş cinayetinde insan hayatını kaybetmiş ve onlarca esnaf kepengini kapatmak zorunda kalmış. Bütün bunlara baktığımızda bu tablonun %44’lerde olması doğrusu beni çok şaşırtıyor. Sunucu- Bende onu söylüyorum. Yani bu kadar kötü bir durum var diyorsunuz muhalefet olarak ama %44 bazıları 50 deniyor… Gürsel TEKİN- Şunlar bunlar başka bir şey ama yurttaşların çoğunluğunun… Sunucu- Bunun sebebi ne? CHP açısından normal mi? Gürsel TEKİN- Çoğunluğunun birinci önceliği dış politika değildir. Yurttaşlarımızın önemli kısmının birinci önceliği ekonomik sorundur, sosyal sorunlardır. Bütün bu sorunlara baktığımızda geçmiş döneme yani üç yıl önceki tabloyla bugünkü tablo arasında çok büyük bir farklılıkların olduğunu görüyoruz. Çünkü gezen bir siyasetçiyim. Yani gitmediğim yer yok. Hemen yanı başımızda mesela Kırıkkale. Yani tabloya baktığınızda gerçekten orada vahim bir olay yaşanıyor. İşsizlik hat safhada, emeklilerin sorunu var. Adeta ciddi bir göç alıyor, göç veriyor. Orta Anadolu’daki illere gittim dolaştım yine keza öyle. Hayvancılık, tarım bitme noktasında. Tüm bunlara baktığımızda önümüzdeki tablonun bu noktada olmayacağı inancı içerisindeyim. Değişecek. Elbette tabi ki biz bunları her zaman analiz ediyoruz, bir eksiklik varsa burada vatandaşta ya da yurttaşta eksik bulmuyoruz. Bu eksiklikler tamamen bizimdir. İnşallah bu eksikliklerimizi gidereceğiz. Talat ATİLLA- Gürsel bey, seçmen kendi kararsızlığını makul karşılıyor hangi partiye oy vereyim diye. Doğal, bakacak değerlendirecek. Ama aynı seçmen bir siyasi partinin kararsızlığını, tırnak içerisinde tavırsızlığını çok anlayışla karşılamıyor. Şimdi mesela bunun somut bir örneği var. Mesela şöyle bir fotoğraf var. İstanbul’da bir ilçe belediye başkanı var, bu ilçe belediye başkanı çalışkanda bir belediye başkanı ama henüz Cumhuriyet Halk Partisinin bir üyesi dahi değil ama Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul adayları noktasında daha partiye gelmeden bir kilitleme meydana getiriyor ve henüz partiye geldikten sonrada kimin aday yapılıp yapılmayacağı da ikinci ayrı bir tartışma konusu ve üstelikte Sayın Sarıgül ilçe belediye başkanlarını ben belirlerim, yani bazı şartlarda öne sürüyor ve kısmen biraz önce sizde izah ettiniz. Belediye başkan adaylarını Genel Başkan bile belirleyemez. Şartlar, delege belirler. Şimdi böyle bir ortamda seçmende acaba şöyle bir tereddüt oluşmaz mı? Ya partiye daha katılmadan bir ilçe belediye başkanı böyle bir kilitleme meydana getiriyor. Bu Cumhuriyet Halk Partisi nasıl yerel yönetimlerde başarılı olacak. Böyle bir şuur altı tereddüdünü beslemez mi acaba? Gürsel TEKİN- Aslında tabi Cumhuriyet Halk Partisini kilitleyecek hiç kimsenin buna ne cesareti olur ne de gücü olur. Talat ATİLLA- Gündem anlamında devamlı muhatap olunuyor. Gürsel TEKİN- Ama şimdi burada ne bizim gündemimizde böyle bir sorun var ne de Sayın Sarıgül’ün böyle bir talebi var. Şimdi beni bir gazetenin genel yayın müdürü aradı 1 ay önce ya da 40 gün önceydi. Ne oluyor dedi. Vallahi bilmiyorum dedim sizin köşe yazarı yazmış ona sorun. Şimdi özellikle 3 – 4 tane ismini vermeyeceğim. 3 – 4 tane köşe yazarı ısrarla, yani hemen hemen haftada iki kez, üç kez gitti geldi katıldı, katılacak. Sayın Genel Başkanımız defalarca çağrı yaptı. Sadece Sayın Sarıgül’e değil, Cumhuriyet Halk Partisi herkese kapısını açtı. Kim gelmek istiyorsa gelebilir. Yani birinin adaylaşabilmesi için öncelikle üye olması gerekiyor. Bunu herkes çok iyi biliyor. Ama ne Sayın Sarıgül’den böyle bir talep gelmiş, ne de Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Merkezinde böyle gündeminde böyle bir iş var. Tabi ki bizim dışımızda maalesef bizim dışımızda belli yazarlar, çizerler yazıyor çiziyor, bizde izliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisini hiç kimse kilitleyemez. Cumhuriyet Halk Partisi bir önceki seçimde benimde il başkanı olduğum dönemde %38.5 oy almıştır. Önümüzdeki dönemde de çok ciddi iddiaları var, çok ciddi çalışmalarımız var İstanbul’la ilgili. İstanbul’un birinci önceliği kimin belediye başkanı olacağı değildir. İstanbul’un birinci önceliği İstanbul’un temel sorunlarını nasıl çözeceğiz. Çok ciddi projelerimiz var. 1,5 yıldır arkadaşlarımızın bütün uğraşı bununla meşgul. O olur, bu olur o adaylık konusuna gelince Cumhuriyet Halk Partisi ne yapacağını çok iyi bilir. Talat ATİLLA- Peki Gürsel bey, Can Ataklı’nın dışında İstanbul adaylığını ilan eden olmadı. Gürsel TEKİN- Var. Celal bey var, başka bir arkadaşımız var daha var. Talat ATİLLA- Tırnak içerisinde ağırlığı kabul edilen diyeyim ya da gündem oluşturan. Siz İstanbul Belediye Başkanlığına aday mısınız? Tırnak içerisinde yine şayet eğer böyle bir göreve getirilirseniz adaylığa ve seçilirseniz sizin diğerlerinden farklı projeniz nedir? Yani neden önce Cumhuriyet Halk Partililer sizi aday yapsın ve seçmen neden size oy versin? Gürsel TEKİN- Kim aday olursa olsun yani kişisel projeler olmayacak. Bir kere İstanbul’un birinci öncelikleri uzun süredir benimde il başkanı olduğum dönemde İstanbul’un çok temel sorunları var. İstanbul’da yaşayan yurttaşlarımızın %32’sinin mülkiyet sorunu var. Yani 100 yurttaşımızın bugüne kadar çözülememiş mülkiyet sorunu var. Bu birinci temel sorun. İki; 14 yıl geçmesine rağmen halen deprem sorunu çözülememiş. Trafik sorunu var, altyapı sorunu var, planlama sorunu var. Bütün bu sorunlar gerçekten çok bilimsel bir şekilde çalışıldı, projelendirildi. Burada gelecek aday kimse bunları hayata geçirecek. Adaylar bireysel olarak kendisinin elbette düşünceleri olabilir. Talat ATİLLA- Siz adaysınız sanırım değil mi? Gürsel TEKİN- Ben aday değilim. Ben CHP Genel Başkan Yardımcısıyım. Sunucu- Değilim mi diyorsunuz? Talat ATİLLA- Şuan için niyetiniz olduğunu… Gürsel TEKİN- Efendim bakın, bir önceki sizde çok iyi biliyorsunuz ki 2009 yılında ben ve 3 – 4 arkadaşımız aday adayıydık ve yapmış olduğumuz bütün araştırmalar sonucu Sayın Genel Başkanımız, bugünkü Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu çıktı ve ben gittim teklif ettim Sayın Genel Başkana. Önümüzdeki günlerde İstanbul halkı, önce Cumhuriyet Halk Partisinin örgütü ve İstanbullu kimi görmek istiyorsa bizim adayımız o olacak. Sunucu- Şimdi Gürsel bey burada bir yanlış anlaşılma var. Ben aday değilim diyorsunuz ama yarın size bir görev verildi. Gürsel TEKİN- Başım üstüne. Sunucu- Yani görev verilirse ben İstanbul’a adayım diyorsunuz. Gürsel TEKİN- Ben partinin neferiyim. Bana nerede görev verilirse o görevi rahatlıkla yaparım. Sunucu- Peki biraz önce yaptığınız sıraladığınız sıkıntılardan da İstanbul için iyi bir aday olabileceğiniz, dersinize çalıştığınız izlenimi edindim ben. İstanbul’a adaylık görevi verilirse İstanbul’un sorunlarını çözer misiniz? Gürsel TEKİN- Kesinlikle hiç tereddütsüz. Şunu söyleyeyim; İstanbul’un, aslında sadece İstanbul’un değil maalesef 2005 yılında yerel yönetim yasaları yapıldı ve o gün sadece ben yazdım. Bütün gazetelerimiz kusuruma bakmasınlar reform diye verdiler ve hiçbirimiz farkında olmadık bir reform değil, bir rant yasasının olduğunu, Türkiye’nin ivedilikle bu rant yasasından kurtulması gerekiyor. İstanbul’un birikmiş temel sorunlarının bir tanesi çözülemedi. Ulaşım sorunu, şuanda İstanbul’daki ulaşım sorunu şu saatte İstanbul’da herhangi bir bölgeden evine ya da evinden işine giden insanlar 3 saat yol gitmek zorunda kalıyor. Ve planlamaya baktığımızda biraz önce söyledim %32 yurttaşımızın halen mülkiyet sorunu çözülememiş. Bütün bu sorunlar uzun vadeli projelendirilecek işler değildir. Mülkiyet sorununu inşallah Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olursa sadece iki yıl içerisinde çözeriz. Sunucu- Sarıgül meselesi de çok netleşmedi. Şimdi siz diyorsunuz ki böyle bir şey yok. Ama iddia var. Gürsel TEKİN- İddiayı da siz söylüyorsunuz. Sunucu- CHP’nin içinde iddialar var doğrudur yanlıştır… Talat ATİLLA- Sizce gelecek mi? Gürsel TEKİN- Hiç bilmiyorum. Yani konuşmuş değilim, görüşmüş değilim. Bakın geçen gün bir haber sitesi açtım çocuklar bana gönderdi. Benim Sayın Sarıgül’le bir Şişli’de görüştüğümü yazdı. Biz ciddiye almıyoruz, her gün bir şey yazılıyor. Sunucu- Şimdi açıklığa kavuşturmak için sormak istiyorum. Yani siz ciddiye almıyor olabilirsiniz ama yazılıyor, çiziliyor, hatta bizim arkadaşlarımızda kesin CHP’nin içinden bazı bilgiler geldi el sıkışıldı, anlaşıldı, zamanı geldiğinde müracaatı yapılacak, Parti Meclisi karar verecek Sarıgül dönecek Kılıçdaroğlu’yla el sıkıştı diyorlar. Siz ne diyorsunuz en yetkili bir isim olarak? Gürsel TEKİN- Vallahi bilmiyorum. Vallah diyorum ne diyeyim daha ben. Sunucu- Olabilir mi? Gürsel TEKİN- Efendim olsun istiyorum olmasın demiyorum. Ama bugüne kadar böyle bir başvuru yapılmış değil. Bakın ayın 8’inde Cumhuriyet Halk Partisinin… Sunucu- El sıkışıldı başvuru sonradan gelecek diyorlar. Gürsel TEKİN- Efendim bilemiyorum kimin el sıkışıldığı onu bilmiyorum. Taşkın KOÇ- Peki daha küçülteyim soruyu o zaman. Sayın Sarıgül ben geleceğim partiye derse PM’nin karar vermesi lazım. Siz buna kabul der misiniz? Gürsel TEKİN- Elbette deriz hiç tereddütsüz. Taşkın KOÇ- Burada yalnız ilginç bir paradoks çıkmıyor mu? Gürsel TEKİN- Yalnız önümüzdeki günlerde çok ilginç isimleri CHP’de görebilirsiniz. Taşkın KOÇ- Kimler? Gürsel TEKİN- Bugün isim vermek istemiyorum. Sunucu- İstanbul için mi yoksa genel? Gürsel TEKİN- Hayır hayır Türkiye’nin birçok yerlerinde. Sunucu- Ama şimdi siz dediniz ki, kesinlikle ben evet derim ama geçtiğimiz günlerde bir açıklama var yanlış hatırlamıyorsam sizden çıkan bir açıklama. CHP benzini bitenlerin ikmal istasyonu değil şeklinde bir ifade var Sarıgül’le ilgili. Siz benzin takviyesi mi yapacaksınız? Gürsel TEKİN- Benim Sayın Sarıgül’le ilgili değil, bakın son 1,5 yıldır istiyorsanız… Sunucu- Ben basının yalancısıyım öyle diyorlar. Gürsel TEKİN- İstiyorsanız bütün gazeteleri çıkarırım. Sadece bir köşe yazarı 53 tane yazı yazmış 1,5 yıl içerisinde. İsmini vermek istemiyorum. Gazetecilik bu değildir Allah aşkına. Yani nezaketen sorarsınız çok kolay. Bir; Sayın Sarıgül siz gitmek istiyor musunuz? Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir şey oldu derseniz bitirirsiniz. Ama 53 tane yazı yazıyorsanız Cumhuriyet Halk Partisini… Benim kızgınlığım şu; kim yaparsa yapsın yarında söylerim. Cumhuriyet Halk Partisi üzerine böyle bir politik manevra, bir günübirlik siyaset anlayışını kabul etmemiz mümkün değildir. CHP kapısını herkese açmış. Bizim A’ya ya da B’ye herhangi birine bir gelebilirsiniz gelemezsiniz diye bir şeyimiz yok ve kaldı ki 2010 yılından itibaren Sayın Genel Başkanımız çok net bir şekilde kongrede herkese çağrı yaptı. Ama bütün buna rağmen ısrarla belli köşe yazarlarında tartışılması doğrusu çok iyi niyetli bir tavır değildir. Taşkın KOÇ- Biraz önce hepsiyle birlikte karışık konuşuyoruz da… Gürsel TEKİN- Türkiye meselelerini konuşalım yine geldik şeye takıldık. Seçim konuşalım. Türkiye’de 81 tane il var. Bu 81 iliyle ilgili bizim konuşacak çok şeylerimiz var. Sunucu- Madem öyle diyorsunuz bende birde basının avukatlığını yapayım. Şimdi sormuyor değil basın soruyor Sarıgül diyor ki halk beni nerede görmek isterse oradayım. Ne hayır diyor, ne evet diyor. Kemal beye soruluyor daha müracaat yapılmadı deniliyor. Yani net bir cevapta yok. Müracaat yapılsın, gelsin çok istiyorum demiyor. Müracaat yapılırsa partiye almayız demiyor. O arada Deniz Baykal çıkıyor ne kadar doğru onu da bilemiyorum bir gazeteci yazıyor. Sarıgül gelirse benim cesedimi çiğnemek zorunda diye. Doğal olarak haber çıkıyor buradan. Yani bizimde gıdamız bu. Gürsel TEKİN- Emin bey adınız kadar emin olun Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Merkezinde hiçbir gün ama hiçbir gün bu meselelerin bir tanesi konuşulmuş değildir. Ne bizim Genel Merkezimizde konuşuluyor ne de Sayın Baykal’ın tarafında konuşuluyor. Ama ilginç bir şeydir herkes bir şey yazıyor bizde çok da ciddiye almıyoruz. Taşkın KOÇ- Aslında biraz önce SONAR’ın araştırması eğer bugün yerel seçim olsa işte kime oy verirsiniz ise bu AKP açısından bir düşüşü göstermiyor. Çünkü geçen seçimlerde il genel meclisinde %38’di. Gürsel TEKİN- Bu yerel seçim için değil genel seçim için. Taşkın KOÇ- Ama son kapatırken bugün yerel seçim olsa. Gürsel TEKİN- Şuanda yapılan seçim, çünkü adaylar belirlenmeden yerel seçimdeki sonuçları bugün tahmin etmek mümkün değildir. İstanbul’da biz seçime 25 gün kala 6 tane kamuoyu yoklaması şirketinin sonuçları hepsi bende ve bir tanesinde biz çok merak ettiğimiz için Sayın Genel Başkanımızın talebiyle bir tanesini biz yaptırdık. Nedir diye sonucunu alalım. Seçime 25 gün kala Sayın Kılıçdaroğlu, ben ve bir arkadaşım o şirketin merkezine gittik ve bize sunum yapıldı. Sunumda o tabloyu size söylemek istemiyorum gerçekten moralimiz altüst oldu ve %24, seçime de 20 gün var. Biz %38.5 aldık. Şimdi yani bütün bu tablolar değişiyor, her yerde değişiyor. Bazı yerlerde bakın çok enteresan şuanda ANAP yok ANAP’ın kaç belediye başkanı var biliyor musunuz? 18 tane belediye başkanı var. Yani DP yok belediye başkanları var. Yarında olacak. Büyük Birlik Partisinin var. Örneğin BDP’nin çok yerlerde şeyleri var. Bütün bunlar önümüzdeki süreçte tablo tamamen değişecek. Çünkü yerel seçimle genel seçim çok farklı. Aday belirleme konusunda, adayların faktörleri, büyük kentlerde çok fark etmeyebilir. Ufak şehirlerde, ufak ilçelerde her şey çok değişiyor. Taşkın KOÇ- Gürsel bey, Cumhuriyet Halk Partisi de, kamuoyu da sürekli İstanbul adaylarını tartışıyor. Siz Ankara’dan umudunuzu kestiniz mi? Yani Ankara gündeme gelmiyor. İşte Gökçek anketlerde 52 – 53 gözüküyor. Yani böyle neden Ankara sanki Başkent neden gözardı ediliyor? Gürsel TEKİN- Ankara’da şuanda en çok adayımız Ankara’da var. Taşkın KOÇ- En çok aday varda ağırlıklı ve… Gürsel TEKİN- Bunların hepsi müzakere ediliyor, konuşuluyor, tartışılıyor. Herkes kendine göre ağırlık ölçüsü var. Taşkın KOÇ- Yani kamuoyunun tartışmaması da bir medyanın yaklaşım şeklinden mi kaynaklanıyor? Çünkü İstanbul’u tartışıyor ama Ankara’da… Gürsel TEKİN- Bir kere şunu söyleyeyim. Yani tabi seçimi tartışacağız. Aslında seçime biliyorsunuz daha uzun bir süre var. Bugünden aday belirme Cumhuriyet Halk Partisinin çok yararına olacak bir iş değildir. Sunucu- Ama tam tersi değerlendirmelerde vardı. Gürsel TEKİN- Kim o değerlendirmeleri yapıyor? Sunucu- CHP içinde geçtiğimiz dönem geç belirledik, onun için sıkıntıya girdik… Gürsel TEKİN- 2009’un koşulları için çok doğru, çok haklısınız. 2013’ün koşulları için çok doğru değildir. Neden doğru değildir? Bakın şurada sadece 2013 yılındaki gazetelerin, televizyonların haber şeyleri var. Tek tek bütün televizyonların. Bütün bunlara baktığımızda insanların siyasi partilerin ya da aday olabilecek insanların meramını birebir insanlara, büyük kentlere anlatması mümkün değildir. Hangi mecraları kullanacak? Televizyonları kullanacak, gazeteleri kullanacak, iletişim araçlarını kullanacak, billboardları, megaboardları kullanacak ve bütün reklam mecralarını kullanacak. Bugün baktığınız reklam mecralarının tamamı ne yazık ki iktidarın elinde. İki; gazete ve televizyonlara baktığımızda size birer tane bırakacağım. Bu tabloya baktığınızda belki her gün görmediğiniz için çok farkında değilsiniz. Çok vahim bir tablo. Bütün bu süreç içerisinde erken adayınızı açıklanması sizin çok yararınıza olacağı düşüncesi içerisinde değilim. 2009’un koşullarıyla ne yazık ki 2013’ün, 2014’ün koşulları çok farklı. Cumhuriyet Halk Partisinin her yerde, 81 ilin tamamında ve Ankara’da özellikle Ankara’da çok çok herkesi heyecanlandıracak çok ciddi adaylarımız var. Bu çalışmaların hepsi yapılıyor. Sunucu- Şimdi bakın bir dedikodu ne kadar doğrudur bilemiyorum ama buraya gelirken birazda akla yatkın göründü. Yılmaz Büyükerşen Eskişehir’den Ankara’ya kaydırılabilir şeklinde bir iddia var. Olabilir mi? Gürsel TEKİN- Hiç doğru bir iddia değildir. Yılmaz hocam Eskişehir’de yapması gereken çok önemli şeyler var ona devam edecektir. Sunucu- Peki Cengiz Topel mesela Melih Gökçek’e karşı Ankaragücü’nde bir ara adaylığı kazandı o olabilir. Siyasal bilgiler fakültesi dekanından bahsediliyor. Bunlar olabilir mi? Gürsel TEKİN- Sayın dekanın böyle bir talebi var. Birçok arkadaşımız gibi onun da talebi var. Bu talepler değerlendirilebilir. Ama Cengiz beyle ilgili hiç bilmiyorum. Ben bile tanımıyorum. Sunucu- Ben gazetelerden okuyorum, sağdan soldan. Birde kulislerden geliyor bana. Ama SBF dekanı ciddi bir aday gibi görünüyor. Gürsel TEKİN- Burada da hatta geçen RTÜK’e gittim. RTÜK’te de RTÜK yöneticilerine verirken şunu görüyorum şimdi. İktidarı dövmenin bedelleri çok ağırdır. Ama muhalefeti dövmenin, muhalefeti eleştirmenin, muhalefete hakaret etmenin hiçbir bedeli yok. Üstünüze alınmayın ama tablo bu noktada. Mesele böyle olunca da herkes önüne gelen yazıyor Ahmet’ti, Cengiz’di, şuydu buydu. Bu çok gayriciddi şeylerdir. Yani insan en azından partinin Genel Merkezlerine sizlerde gazetecilersiniz kulislerden öğrenir kimdir, nedir, ne değildir. Öyle ilginç isimler duyuyoruz ki gerçekten ben 36 yıldır İstanbul’dayım kim diyorum ya ilginç isimler. Herkes bir isim söylüyor. Bunlar sosyal medyada yazılıyor. Çok sayıda biliyorsunuz haber siteleri var haber sitelerinde yazılıyor. Cumhuriyet Halk Partisi ilk kez bunu samimi olarak söylüyorum önümüzdeki yerel seçimle ilgili çok temkinli ve çok ciddi hazırlıklar içerisinde. Talat ATİLLA- Ben biraz şeye takıldım. Siz adaylığınızı açıklamamanız ya da aday değilim demeniz siyasi nezaketinizden mi kaynaklıyor, yoksa bilmediğiniz bir gelişme mi var? Yoksa sormayı unuttuğum başka bir şey mi var? Gürsel TEKİN- Talat bey benim bütün uğraşım İstanbul’da seçimi kazanmaktır. Gürsel Tekin’in, Ahmet’in, Mehmet’in adaylığının ötesinde İstanbul’u nasıl kazanacaksak, İstanbul’da kazanılması için ne yapılması gerekiyorsa elbette burada bana görev düşüyorsa bu konuda hiç tereddütsüz bu görevi alırım. Ama benim bireysel olarak ben bu göreve talibim demem Cumhuriyet Halk Partisi Genel Yardımcısı olarak benim parti terbiyeme çok yakışan bir tavır değildir. Sunucu- Ama orada hemen şu soruyu sormak lazım. Siz İstanbul’a aday olursanız İstanbul’u CHP alır mı? Gürsel TEKİN- Alır. Talat ATİLLA- Nasıl alır? Gürsel TEKİN- Hemen şunu söyleyeyim. İstanbul’un 39 tane ilçesinin tamamının tomografisini çeken bir siyasetçiyim. Yani çok iyi bilirim. Seçmen profilini bilirim. İlçelerin sorunlarını bilirim. Hangi ilçelerde ne sorunlar var bunları çok iyi bilen bir siyasetçiyim. Belki sokakta en çok dolaşan siyasetçiyim. Bu sorunlar aşılmayacak sorunlar değildir. İstanbul’un ekonomisi buna çok yeten bir ekonomi. Sadece İstanbul’un yıllık rantı 20 – 25 milyar dolardır. 25 milyar İstanbul’un rantıyla İstanbul’un sorunlarını rahatlıkla çözebilirsiniz. Ama ne yazık ki İstanbul’un rantı İstanbul’un sorunları için çözülmedi. Başka kanallara aktarıldı ve bunu ben TBMM’de iki yıl önce açıkladım. Sayın Başbakanın kendisine de mektupla gönderdim. Tane tane yazdım. Çünkü Sayın Başbakan aynı zamanda eski Belediye Başkanı olduğu için çok iyi bilir. Ve Sayın Başbakan benim o gönderdiğim mektuplardan sonra gerek tarihi yarımadadaki siluetle ilgili basına demeç verdi ve kendisi de ifade etti 6, 7, 8 emsaller beni çok rahatsız ediyor. Bırakın 6, 7 emsalleri 12, 13, 14 emsallerin olduğu bir şehirden bahsediyoruz. Keşke şu imkan olabilseydi. Ne yazık ki bu imkanlar. Şimdi burada yani Menderes bey olsaydı, biz olsaydık, MHP, BDP bir müzakere etseydik ne kaybederdik. Bu nezaket kuralları içerisinde. Niçin böyle tek tek yayınlara çıkıyoruz? Sunucu- Yani ben teklif ederim. Gürsel TEKİN- Kolay anlaşılır. Yani birbirimize söyleyeceğimiz cümleler daha net anlaşılır. Ama şimdi birçok şeyi söyleyeceksiniz bunların tamamı havada kalıyor. Zaman zaman mesela getirmiş olduğum eleştiriler var, eleştirilere bakıyorum sosyal medyada bana cevap geliyor. İftira attın. Ya kardeşim hayatımın hiçbir alanında iftira atmadım. Şimdi bu cevabı kim bana vermesi gerekiyor? Eleştirmiş olduğum taraf bana cevap vermesi gerekiyor. Bu cevapları alamıyorum. Bu cevapları alamamamız büyük bir sıkıntı bence. İnşallah uygun bir zaman içerisinde 4 siyasi partinin en azından kendi projelerini ya da iddialarını karşılıklı tartışabileceği bir imkanı yaratırsanız çok memnun oluruz. Sunucu- Ben öyle bir teklifte bulunurum siyasi partilere. Sizde şimdiden söylediniz. Gelirlerse burada tartışırız. Gürsel TEKİN- Mesela Menderes beye şunu sormak isterdim. Kendisi de belediye başkanlığı yaptığı için. Şuanda şu yasalarla Türkiye’de belediyeleri yönetmek mümkün olabilir mi? İki, dünyanın her belediyesine baktığınızda hemen yanı başımızda yani Bulgaristan’dan itibaren bütün ülkelere bakın batıdaki bütün ülkelere şeffaf, hesap verebilir, cam gibi buradan baktığımda öbür tarafı görebilecek pozisyon varken biz neden buraya geçemiyoruz? Yani hesap verebilir duruma neden gelemiyoruz? Oradan girdiğinizde Londra belediyesine girin Londra belediyesinin bugün bütün harcamalarını görebilirsiniz. Londra belediyesinin bütün uygulamalarını görebilirsiniz. Ben İstanbul’da vergi ödeyen bir yurttaş olarak İstanbul’daki bütün belediyelerin uygulamalarını neden göremiyorum. Sunucu- Diyorsunuz bende diyorum ki reklam vermemiz gerekiyor. Reklamlardan sonra ince çizgi devam edecek. Sizin bu seçimde başarı çıtanız nedir? Oya mı bakacaksınız, belediye başkanlığına mı bakacaksınız, hedefiniz nedir? Gürsel TEKİN- Tabi bu genel seçim için değildir. Yani bizim iddiamız tabi ki mümkün olsa 81 ilin tamamını almak istiyoruz. Ama bizim şu andaki çalışmalara baktığımızda yani büyükşehir, bütünşehir dediğimiz çok da tartışılan ama içi boş olan, ne yazık ki, büyükşehir, bütünşehir tartışmasını da çok anlamlı olmadığını, çünkü kentsel dönüşüm yasasıyla yetkilerin tamamının ne yazık ki, bundan sonraki hükümet kim olacaksa aslında belediye başkanı da olacaktır. Biz yerelleşelim derken merkezileştik. Bilerek ya da bilmeyerek merkezileştik. Bizim bu yasaları yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Şeffaf, hesap verebilir, servet edinmek için değil hizmet etmek için. CHP’nin birinci önceliği bu olacak. Ne yazık ki bugün baktığınız tablo da ben İçişleri Bakanına sordum, 1097 belediye başkanı yargılanıyor. Yani irili ufaklı baktığımızda Türkiye’de 1200-1330 tane büyük belediye var. Bunun nereden baksanız %85’i şu anda yargılanabilir pozisyondadır. 5 bin tane bürokrat yargılanıyor. Öyle bir sistem olabilir mi? Sunucu- Burada şu soru aklıma geliyor. Aziz Kocaoğlu. Büyükşehir Belediye Başkanınız hakkında çok yargı var. Eğer siz Aziz Beyi aday gösterirseniz ve bu aday belirleme süreci içinde hakkında hiç temenni etmeyiz ama kötü bir gelişme olursa İzmir’de adaysız kalma tehlikesiyle de karşı karşıya kalıyorsunuz. Gürsel TEKİN- Aziz Bey cam gibidir. Aziz Beyin veremeyeceği hiçbir hesap yoktur. Bizim belediye başkanımız özellikle Aziz Beyle ilgili bu iddialara baktığınızda bu iddiaların hiçbirisinin çok geçerli olmadığını keşke Türkiye’de yargı çok bağımsız olsa ben sonuç itibariyle İstanbul Milletvekiliyim, aynı zamanda Genel Başkan Yardımcısıyım. Çıktım, 100 milyar dolar rant dedim. Bakın 100 milyar dolar. Bu paraların nereye aktığını tek tek yazdım. Ama keşke yargı burada harekete geçeydi. Hatta çağrı yapım savcılara. Hiç kimseye gücünüz yetmiyorsa bana gücünüz yetebilir. Gelin bana hesap verin demenizi beklerdim. Bütün buna baktığımızda Aziz Beyle ilgili tartışmalar devam edebilir. Ama ben Aziz Beyin veremeyeceği hiçbir hesap olduğunu zannetmiyorum. Sunucu- Bu bağlamda 19 Eylülde dava var. Ben iddianameye yönelik bilgilere de sahibim. Orada yüklenici firmayla ilgili ve bürokratlarla ilgili gerçekten çok ağır iddialar var. Yani çok basit görünmüyor doğrusu. Yani en azından bir ön değerlendirmede benim okumamda ve daha sonra bu karar aşaması da seçimlerin hemen akabine denk geliyor. Yani ben soruyu oldukça yerinde buluyorum. Bu risk nasıl bloke edeceksiniz peki? Neticede böyle bir ihtimalde var. Gürsel TEKİN- hemen şunu söyleyeyim; yarından itibaren bana 1 aylık İçişleri Bakanlığı görevi verin ben 100 tane belediye başkanını tutuklatırım. Eğer yasal uygulayacaksanız. Yasalarımızda çok açık ve çok net daha yeni yapılan kaçak yapı yapanda yaptıran da şu kadar ceza alır. Bugüne kadar Türkiye’de kaçak yapı yok mu? Size soruyum. Niye bir kişi tutuklanmaz? Mevzuatlarımıza baktığınızda bu kadar teferruatlı mevzuatlar içerisinde her türlü sorunu çıkarabilirsiniz. Cam gibiyiz. Ben belediye başkan vekilliği yaptım, il başkanlığı yaptım. Veremeyeceğim hiçbir hesap yoktur. Bu hesaplar inşallah günü geldiği zamanda veririz. Sunucu- CHP biliyorsunuz son zamanlarda daha kendi içiniz tabi ama çok sayıda hizbi hep barındırdı. Çok sayıda kurultaylar yapmak zorunda kaldı. 30 Mart gecesi geçtiğimiz seçimler üç aşağı beş yukarı yaşanmış olursa CHP’de bir iktidar tartışması, lider tartışması, grup tartışması tekrar başlar mı? Gürsel TEKİN- Son derece doğal. Beklenen sonuçları da inşallah ayın 30’unda göreceksiniz. İstanbul’da da özellikle İstanbul’da, Ankara’da çok iddialı olduğumuzu ve İstanbul ve Ankara’yı da alacağımızı o iddiaları söyleyenlerinde hele CHP kimliği taşıyarak söylüyorsa bunu üzülerek ifade edeyim çok da mahcup olacaklardır. Sunucu- Bu Gezi Olaylarının CHP’nin oyunu arttırdığını mı düşünüyorsunuz? Örneğin işte başkentte yaşayan bir gazeteci olarak Kızılay’ın ortasında arabaların yakıldığını gördük. Binaların tahrip edildiğini gördük. Yani bu fotoğraf acaba CHP seçmenini arttıracak bir fotoğraf mıdır? Ankara’yı alacağız derken hareket noktalarından birisi nedir acaba? Bu Gezi Olaylarının CHP’nin oylarını yükselttiğini mi azalttığını mı düşünüyorsunuz? Gürsel TEKİN- Hiç buna bakmadık. Yani bizim oyumuzu arttırır mı arttırmaz mı? Birincisi şu; Gezi Olayları Türkiye’de bir hak arama eylemidir. Gezi Olaylarının dışındaki yapılmış biraz önce sizin ifade ettiğiniz gibi kırmalar, dökmeler, yakmalar bunların tamamını şiddetle kınıyoruz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Ama tam da devlet dediğiniz yani devlet kavramının görevini yapması gereken yerde burası. Buradaki bu provokasyonları devlet önleyecek bizler değil. Bakın eskisi gibi değil. Şu anda gelişen teknolojide insanları cam gibi izleyebiliyorsunuz. Mobese sistemine gittiğinizde mobese sistemi hani televizyonlarda biri sizi gözetliyor gibi hepsini görme imkanınız var. Eğer burada bunları önleyememişseniz bu sorumluluk tamamen bu devletindir, bu hükümetindir. Burayı farklı örgütler provoke edebilir, farklı insanlar edebilir, arabalar yakılabilir. Bütün bunlar devletin sorumluluğunda olması gerekiyor. Ne yazık ki buradaki bu eksiklerde gördük, İstanbul’da yaşayarak gördüm. 1 Mayıs günü, 1 Mayıstan sonra işte bu Taksim Gezi Olayına baktığımızda bütün bunlar… Gazi niye oldu? Yani niçin ansızın insanlar sabahın saat beşinde binlerce insan Anadolu yakasında hiç birbirini tanımayan insanlar Anadolu yakasından Avrupa yakasına yürüyebildi? Bütün bunları iktidar analiz etmeyecek mi? İnsanların sosyal yaşamına müdahale ederseniz, insanlara dayatırsanız… Sayın Başbakanın hangi yasada yetkisi vardır Gezi Parkındaki parkla ilgili? Bana bir gösterebilir misiniz? Sunucu- Siz tecrübeli bir siyasetçi olarak tamam o zaman değil ama bugün bu görüntüler değerlendirildikten sonra siz Gürsel Tekin olarak bu Gezi Olaylarını çünkü CHP burada oldukça aktifti. Gezi Olaylarının CHP’ye bir artı getireceğini ya da eksi getireceğini siz Gürsel Tekin olarak nasıl düşünüyorsunuz? Gürsel TEKİN- Yani CHP’nin başlattığı bir eylem olmadığı için artısını, eksisini de hesaplamak mümkün değil. Ama eğer toplumsal bir diriliş olarak, toplumsal bir dayanışma ya da insanların özellikle son dönemlerdeki bütün bu duyarsızlığından duyarlı bir hale gelmişse bu tabi ki CHP’nin önümüzdeki dönemde hanesine yazacaktır. Nasıl yazacaktır? Örneğin; mesela İstanbul’da biz 1 milyon 850 bin seçmen sandık başına gitmedi. 1 milyon 850 bin seçmene baktığınızda bu seçmen profilinin önemli kısmı sandık başına gittiğine rahatlıkla CHP’ye oy verebilecek seçmenlerdir. Bu açıdan CHP için bir artıdır. Sunucu- Biraz agresif durmuyor mu acaba CHP? Genel fotoğrafa baktığımız zaman biraz böyle refleksleri sert bir parti olarak görünmüyor mu acaba? Gürsel TEKİN- Ne sertlik yaptık Allah aşkına? Sunucu- Gezi Olaylarıyla ilgili değil. Yani açıklamalarda da… Gürsel TEKİN- Sayın Başbakanın bizimle ilgili kullanmış olduğu cümleler, adeta Sayın Başbakan bunu kendisi Kasımpaşalıdır. Kasımpaşa’da oturmuş olduğu kahvede kullansa kavga çıkar. Toplumun %90’ı bizim içinde geçerli olan %90-95’i bu işi tasvip etmiyor. Böyle çok kaba cümleler, hakaretli cümleler çok karşılık gören cümleler değildir. Genelde bu Salı günleri oluyor. İnşallah bu Salı günleri de böyle daha barışçıl bir siyasetle olursa iyi olur diye düşünüyorum. Sunucu- Sayın Başbakanın son açıklamalarından anladığımız kadarıyla yerel seçimlerde zaten bir engel yok. Başörtülü aday gösterecekleri ortaya çıkıyor. Belli ki, bu gittikçe normalleşen bir şey ve Türkiye’de kadınlarında önemli bir bölümünün kapalı olduğunu biliyoruz. Aralarında çok eğitimliler ve aday olabilecekler var. AKP’nin hem yerel seçimlerde hem de böyle giderse genel seçimlerde kapalı kadınlardan da aday göstereceği görülüyor. CHP’nin bu konudaki tutumu belli mi? Sizin de böyle başörtülü aday gösterme ihtimaliniz var mı? Gürsel TEKİN- Bilemiyorum. Bu talepler gelir mi? Hangi talepler gelecek, nasıl değerlendirilecek? Şu anda çok sayıda başörtülü arkadaşlarımız kadın kollarında yönetici. Bütün yasakları kaldıracaksak CHP olarak biz buna varız. Ama sadece bir yere dayayıp öbür tarafı görmemezlikten gelirsek Türkiye’nin iç barışını da bozarız. Yasağın birini görüp birini görmemezlikten gelirseniz o zaman Türkiye’de demokrasi, Türkiye’de özgürlüklerde bahsedemezsiniz. Bu ülkenin Alevileriyle ilgili iktidar bir adım atacak mı? Mesela bana İstanbul Belediyesinde ya da Ankara Belediyesinde Alevi kökenli üst düzey bir bürokrat gösterebilir misiniz? Herhangi bir kamuda gösterebilir misiniz? Bu ülkede Alevi yurttaşlarımız vergi ödemezler mi? Vatandaşlık görevini yapmazlar mı? Bütün bunlara baktığımızda bizim geçmiş yıllardaki alışkanlıklarımızın tamamını kaldırmamız lazım. Daha yeni Irak’tan geldik. İçimiz acıdı. Yani 170 milyar dolar petrol geliriniz olacak insanlarınız sefalet içinde yaşayacak. Yasaklar içinde yaşayacak. Türkiye coğrafyasında bütün yasakları kaldıralım. Herkes kendisini özgürce ifade edebilsin. Kimse kimseden çekinmesin, korkmasın. Bütün bunları hayata geçirmek mümkün. CHP olarak biz buna katkı sunmak istiyoruz. Geçmiş yıllardaki bütün alışkanlıklarımızı bir tarafa bırakalım. Bunlar yapılabilir. Ama ısrarla sadece bir çerçeveye oturtup öbür çerçeveyi gör ardı edersek o zaman… Sunucu- Büyük bir ihtimalle süreçte hem gündemde hem demokrasi paketinde yer alır ama yasakları birbiriyle kıyaslamayalım. Hepsi kalksın. Bir söz konusu olunca öbürünü de kaldıralım diye değil. Gürsel TEKİN- Bu bizin utancımız olmalı. 1 ay ya da 40 gün önce Adıyaman’daydım. Adıyaman’da Süryani yurttaşlarımızın bir etkinliği vardı, oraya katıldım. Yanımda sordum, ne kadar Süryani var dedim. Vallahi bize göre 5 bin ama şu anda fiilen ben Süryani’yim diyebilen 200 kişi var. Şimdi Türkiye bu ayıplardan kurtulmalı. İnsanların inançları, dili, mezhebi kendisinin tercihi değildir. Biz başka bir yerde doğsaydık başka bir şey olacaktık. Sunucu- Az evvel başörtülü adayla ilgili olarak veya başörtüsüyle ilgili olarak dediniz ki bütün yasaklar kaldırılsın. Olmadı. Ama siz başörtüsüne karşı yine mesafeli… Gürsel TEKİN- CHP’de bu mesafeyi kaldıran bir insan olarak cevap veriyorum. Sunucu- Yani başörtüsüyle ilgiline diyorsunuz? Başörtülü aday gösterebilir misiniz? Gösterilecek adaya sıcak bakar mısınız? Gürsel TEKİN- Benim bu konuda hassasiyetimi kamuoyu biliyor. Bunu söylememe gerek yok. CHP’de il başkanı olduğum dönemden itibaren 28 Şubat döneminde Kadıköy Belediyesinde Belediye Başkan Yardımcısı olduğum dönemde herkes bilir benim siyasal düşüncemi. Hatta o dönem merkez sağ partilerde olanlar bugün bakıyorum Tayyip Beyin yanında. 28 Şubat döneminde de bu meselelerin karşısında olan bir insan olarak söylüyorum bunları. Ama sadece ısrarla iktidarın bir alışkanlığı haline gelmiş. Ne zaman sıkışsa din argümanıyla hayata, siyasete el atması çok doğru değildir. Ben de diyorum ki, gelin türbanlısı, türbansızı insanların yaşam biçimine müdahale etmeyelim. Kim nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşasın. Bir tarafta siz bunu savunurken öbür tarafta ben Kadıköy’deki gelen vapur iskelesinde vapura baktığımda çocukların davranışları beni rahatsız ediyor o zaman burada bir samimiyet tartışması elbette olacak. Sunucu- CHP biraz agresif görünüyor derken ben onu liderler bağlamından aydı bir noktada hani tabansal olarak refleksleri anlamında, sizde mesela geçmişte başörtülü, tesettürlü hanımefendileri getirdiğiniz zaman o dönem içerisinde de bir tepki olmuştu. Mesela bir soru önergesi veriliyor. Bir soru önergesinde belki medyada daha sağlıklı bir yer bulmak için oluyor. Bazen bir hakaret mekanizmasına dönüşüyor. CHP’yi söylemiyorum. Mesela kısa bir süre önce Manisa Milletvekili Özgür Özel Bey, Ankara Valisi için öyle bir soru önergesi vermiş ki, şimdi akıl sağlığını, ruh sağlığını, beden sağlığını sorgulayan, hakaret eden, ne bileyim işte Gezi olaylarında burada mıydı diyen, 14 gün makam odasında uyuyan, yatan, evine gitmeyen birisi. Gürsel TEKİN- Genel olarak siyaset dilini tartışacaksanız ben buna katılıyorum. Bütün siyaset dilimi değiştirelim. Daha nezaket kuralları içerisinde. Belki de bütün nezaketsizliği sağlayan temel sebep siyasi partilerin bir araya gelmemesinden kaynaklanıyor. Yani ekranlarda geçmiş yıllardaki siyaset daha nezaketliydi. Örneğin televizyonlarda bütün siyasi parti liderleri karşılıklı kendi düşüncelerini ifade edebiliyordu. İzleyicide maç seyreder gibi ertesi gün kahvelere gittiğinizde herkes bu tartışmaları müzakere ederdi. Şimdi bunu gelin hayata geçirelim. Bunu hayata geçirdiğimizde göreceksiniz ki, o yan yana tartışan insanların dilleri daha yumuşak olacak. Daha nezaketli olacak. Çünkü Türk toplumu çok böyle kaba, hakaret ari şeyleri çok kabul eden bir toplum değildir. Sunucu- Bu seçimin çok kritikte bir özelliği var. Çünkü hemen 6 ay sonra Türkiye’de tarihte ilk defa cumhurbaşkanı halk seçecek ve arkasından 1 yıl sonrada tekrar milletvekili seçimlerine gidilecek. Gürsel TEKİN- Halk seçecek mi seçmeyecek mi o önümüzdeki günlerde biraz tartışma konusu. Sunucu- Orada bir şüpheniz mi var? Gürsel TEKİN- Biraz şüphem var. Çok zamanı yok. Belki de önümüzdeki süreçte yani parlamentoda ne zaman olur, Kasım mı, Ocak ayı mı? Bir değişiklik gelebilir düşüncesi içindeyim. Sunucu- Ama AKP ikna olursa gelir. Onun dışında gelmez. Gürsel TEKİN- AKP getirecek. Biz değil herhalde. Öyle hissediyorum. Kısmen bilgi kısmen his. Önümüzde bir yerel seçim var. Bu yerel seçimlerde bütün siyasi partiler için geçerli olan ne yazık ki bu sistemi değiştirme imkanımız olmadı. Bu sistem değişmiyorsa da yapılması gereken; hesap verebilir, şeffaf, hizmete dayalı belediyecilik anlayışını oturtmamız lazım. Aksi takdirde bu tartışmaların önüne geçmemiz mümkün değil ve bugün birçok belediye başkanı ne yazık ki hesap verebilir durumda değil. Sunucu- Çok teşekkür ediyoruz. document.getElementById("Leyout101").style.display="none";mcm bag mcm bag prada handbags sale uk mcm bag toms canada boxing day prada shoes uk mulberry sale uk portafoglio prada toms wedges on sale mcm tote bag

-“CHP’nin birinci önceliği şeffaf, hesap verebilir, servet edinmek için değil hizmet etmek için çalışma olacak ve biz seçimi kim kazanacaksa onu destekleyeceğiz”

-“ Hiçbir kimsenin Cumhuriyet Halk Partisi’ni kilitleyecek ne cesareti olur,  ne de gücü olur”

 

Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin TRT’de gazeteci yazar Emin Pazarcı’nın hazırlayıp sunduğu programda güncel olayları değerlendirdi ve soruları şöyle yanıtladı

 

Sunucu- İyi geceler efendim. Yoğun gündemden dolayı belki medyada çok fazla yer almıyor ama siyasi partilerimiz hummalı bir faaliyet içinde. Anketler ve eğilim yoklamaları yapıyorlar. 2014 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçimler için adaylarını belirlemeye çalışıyorlar. Bu hafta Ana Muhalefet Partisi CHP ne yapıyor sorusuna cevap arayacağız. Stüdyo konuğumuz CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Sayın Gürsel Tekin. Sayın Tekin aynı zamanda aday belirlemek için Cumhuriyet Halk Partisi tarafından oluşturulan 6 kişilik komisyonunda üyesi.

Ayrıca gazeteci arkadaşlarımda bizimle birlikte olacaklar. Kanal 24 Ankara Temsilcisi Taşkın Koç ve Güneş Gazetesi Köşe yazarı Talat Atilla’yla birlikte biz soracağız Sayın Gürsel Tekin cevap verecek. Sayın Tekin hoş geldiniz.

Gürsel TEKİN- Hoş bulduk, iyi yayınlar diliyorum.

Sunucu- Ben hemen çok güncel bir konudan girmek istiyorum. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde bir gezisinde şu sloganı kullandı. Yeter söz milletindir. Bu yeter söz milletindir sloganı 1950’de zannediyorum yanılmıyorsam Menderes tarafından kullanılan ve Cumhuriyet Halk Partisini de iktidarından eden bir slogan ve CHP’de de bayağı bir değişim var. İşte iftar yemeklerinde artık mütedeyyin insanlar davet ediliyor, cemaatlerle iç içe filan bir değişim var. Ne oluyor CHP’de, siz nasıl yorumluyorsunuz bunları?

Gürsel TEKİN- Kötü mü oluyor?

Sunucu- Valla ben sorumu soruyorum.

Gürsel TEKİN- Aslında tabi CHP Türkiye’de bütün çok partili döneme geçtiğimiz günden itibaren çok sayıda partiler kurulmuştur ve ne yazık ki işte kısmen ara dönemlerde partiler yok olmuştur, kısmen de birçok siyasi parti bir türlü tutunamamıştır. Ama 90 yıllık sürece baktığımızda inşallah ayın 9’unda da çok hummalı bir kutlama yapacağız 90. yılımızla ilgili. Cumhuriyet Halk Partisi hep ayakta olmuştur. Cumhuriyet Halk Partisinin temel varlığı bu ülkeyi kuran bir siyasi partidir. 76 milyonu kucaklamak gibi bir görevi var. İnsanları ayrıştırmak, geçmiş dönemlerde yanlış politikalar olabilir, farklı söylemler olabilir. Ama Sayın Genel Başkanımızın, Sayın Kılıçdaroğlu’nun, bizim, özellikle İstanbul’da başlayan süreçten sonra bizim iddiamız toplumun her kesimini kucaklamaktır ve bunu da sonuna kadar başarmaya da devam edeceğiz.

Sunucu- Bende Taşkın beye bırakıyorum. Sizler sorularınızı sorun daha sonra anketlerle ilgili bir telefon bağlantımız olacak.

Taşkın KOÇ- Aslında anketleri belki o zaman telefon bağlantısından sonra sorarız da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bütün partiler için en kritik birkaç başkanlıktan bir tanesi. Partinizde tahmininiz nedir, ne zaman belli olur ve asıl belirleyici olan kim olacak? Çünkü biliyorsunuz özellikle büyükşehirler olunca doğrusu o bölgenin, o şehrin yaşayan diyelim ki zenginleri her parti çünkü bir koalisyon. Medya etkisi çok güçlü oluyor. Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle İstanbul, Ankara, İzmir adaylarının seçiminde ne görünüyor, ne zaman belli olur ve hangi faktörün daha etkili olacağını düşünüyorsunuz.

Gürsel TEKİN- Biraz önce Emin beyinde sorduğu soruya cevap olsun müsaade ederseniz ikisini birbirine bağlamak istiyorum. Aslında gelişmiş ülkelerde, demokratik ülkelerde aday belirlemeleri siyasi partilerin mutfaklarında olmaz. Biz 2011 yılında seçimden hemen sonra siyasi partilerin değişmesi için kanun teklifi verdik. Milletin kendisinin iradesiyle belirlenmesi gerekiyor. Dünyanın her yerinde böyledir. Belediye başkanını da, milletvekilini de millet belirler. Eğer siz millet değil, hayır siyasi partilerin mutfaklarında belirlensin derseniz o zaman tam da millet iradesi tecelli etmiş olmayacaktır. Bugün parlamentolara baktığımızda sadece bugüne mahsus değil, seçilmiş bütün milletvekillerinin birinci önceliği partinin Genel Merkezinde ya da partinin Genel Başkanından gelen talimat doğrultusunda hiçbir milletvekili kendi düşüncelerini ifade edemez durumdadır. Dünyada böyle midir gelişmiş ülkelerde? Gelin öncelikle bizim yapmamız gereken siyasi partiler yasasını değiştirelim millet kendi vekilini, kendi belediye başkanını kendisi seçebilsin ki millette bu işe dahil olsun. Eğer bu millet muhtarını seçebiliyorsa rahatlıkla milletvekilini de seçebilmeli. Belediye başkanını da seçebilmeli. Aksi takdirde siz siyasi partiler olarak kendi mutfağınızda ne kadar doğru karar alırsanız alın milletin idaresinin tecelli etmesi mümkün değildir. Bu bir kere bizim en büyük çıkmazlarımızdan bir tanesidir. İnşallah en kısa süre içerisinde bu yasayı değiştirebilirsek bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi 20 Eylül’de mesela Almanya’da olacağım. Almanya’daki seçimleri izleyeceğiz. Almanya’daki seçimlere baktığınızda İngiltere’de, Fransa’da, bütün Avrupa’da, bütün gelişmiş ülkelerde millet kendi vekilini ya da belediye başkanını kendisi seçiyor. Bunu yapabilirsek rahatlıkla bu sorunların tamamı da ortadan kalkmış olur. Aksi takdirde ne olur? Bizim mutfaklarımızda bu tartışmalar olur, basın medya her gün işte kim seçildi, kim seçilecek adeta bir at yarışı şeyiyle bir iddia içine girmiş olurlar. İstanbul, İzmir, Ankara değil sadece İstanbul, İzmir, Ankara değil son 1,5 yıldır özellikle Belediyelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız arkadaşlarımızın çok ciddi çalışmaları var. Öncelikle Türkiye’nin tomografisini çektik. Yani Türkiye’deki bütün illerde iktidar olduğumuz ya da olmadığımız yerlerin bütününün tomografisini çektik ve Genel Merkezdeki şuanda biraz önce Emin beyin söylemiş olduğu 6 kişilik grubun birinci önceliği bunlar.

Aday belirleme konusuna gelince çeşitli faktörler uygulanacak. Birinci faktör elbette örgüt. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak örgüte çok önem veren bir siyasi partiyiz. Bunun yanında da zaman zaman belli bölgelerde tabi ki kamuoyu yoklamaları yani millete sorulacak, milletin talepleriyle örgütün talepleri örtüşüyorsa elbette son derece başarılı bir şey olmuş olacak. Ama bütün bunlar ne kadar doğru yaparsanız yapın biraz önce söylemiş olduğum yöntemin dışında bununda çok sağlıklı bir yöntem olacağına inanmıyorum kişisel olarak.

Sunucu- Gürsel bey, siz çok heyecan verici güzel şeyler söylediniz. Böyle olmalı dediniz ama siyasi partiler kanunu değişmedi diyelim, olmadı.

Gürsel TEKİN- Değiştirmeliyiz.

Sunucu- Hayır. Değiştirmeden siz bunu bu seçimde uygulayamaz mısınız? Çünkü irade sizin elinizde. İsterseniz yapabilirsiniz kanunun değişmesi…

Gürsel TEKİN- Yapamazsınız.

Sunucu- Neden?

Gürsel TEKİN- Şundan yapamazsınız. O zaman ne yapacaksınız? Yapmanız gereken iki yöntem kalıyor. Bir tanesi önseçim dediğimiz yani örgütünüze soracaksınız. O çok dar alan oluyor. Yani sadece parti örgütünüze sormak istiyorsunuz. Benim söylemiş olduğum tam tersi. Yani bütün vatandaşa soruyorsunuz. Vatandaşın talebiyle seçilmiş olsun.

İkincisi kamuoyu yoklamaları. Kamuoyu yoklamalarının ne kadar çok sağlıklı olduğu da her zaman tartışma konusu olmuştur. İnşallah bütün bu yöntemleri deneyeceğiz. Bu yöntemlerde en doğru sonucu almaya…

Sunucu- Şimdi ben hemen Talat sözü sana vereceğim ama şimdi şöyle bir yapı ortaya çıkıyor. İktidara yönelik çok ciddi eleştiriler var. İşte son dönemlerde sizde bayağı sert eleştiriyorsunuz ama anket sonuçları işte SONAR en düşük çıkarttı %45 – 46 kararsızları filan dağıttığı zamanda daha yüksek oluyor.

Gürsel TEKİN- Kararsızlarla %44.

Sunucu- 45 – 46 dedim daha sonra 49’a çıkıyor evet. Şimdi şunu sormak istiyorum ben. Yani işte 26 – 27 olan bir CHP var. MHP’nin durumu ortada. İkisini toplasanız iktidar partisi. Bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yani bu çok doğal bir tablomu? Bu eleştiriler bu kadar sıkıntı var diyorsunuz ama böyle bir tablo çıkıyor. Nedir bunun sonucu? Sebebi nedir?

Gürsel TEKİN- Elbette tabi bu çok farklı değerlendirilebilir, saatlerce konuşabiliriz. Aslında geçmiş yıllara da baktığımızda örneğin ANAP dönemi daha sonraki dönemlerde de çok ciddi oylar alınmıştır. Ama birinci öncelik, bütün seçimlerin önceliğini yurttaşın sadece Türkiye’ye mahsus değil dünyanın her yerinde birinci öncelik ekonomidir. Eğer ekonomide çok ciddi bir kırılma yoksa değişimler gerçekten zorlaşıyor. Genel seçimle yerel seçim arasındaki oy farkları da biraz buradan kaynaklanıyor. Yani genel seçimde eğer ekonomide bir kırılma olmamışsa tekrar devam ediyor. Ama bugünkü baktığımız noktada yani ben 76 il dolaşan bir siyasetçi olarak söylüyorum. Ekonomide çok ciddi sıkıntı var. Özellikle tarımda, çiftçi, hayvancılıkla uğraşan ve son dönemlerde büyükte bir işsizlik var aynı zamanda. Aynı zamanda bir sosyal sorunla karşı karşıyayız. Belki Türkiye’de siyaset ya da medya öteki Türkiye dediğimiz bunlarla çok meşgul değildir. Örneğin şuanda önümde her ay bu çalışmaları yapıyoruz. Bizim çok genç bir kadromuz var arkadaşlarımızla. Her ay Türkiye’de ne oluyor, ne bitiyor onları paylaşıyoruz. Geçen ay sadece Haziran ayındaki tabloyu size söyleyeyim 34 tane intihar var. 120 tane iş kazası dediğimiz iş cinayetinde insan hayatını kaybetmiş ve onlarca esnaf kepengini kapatmak zorunda kalmış. Bütün bunlara baktığımızda bu tablonun %44’lerde olması doğrusu beni çok şaşırtıyor.

Sunucu- Bende onu söylüyorum. Yani bu kadar kötü bir durum var diyorsunuz muhalefet olarak ama %44 bazıları 50 deniyor…

Gürsel TEKİN- Şunlar bunlar başka bir şey ama yurttaşların çoğunluğunun…

Sunucu- Bunun sebebi ne? CHP açısından normal mi?

Gürsel TEKİN- Çoğunluğunun birinci önceliği dış politika değildir. Yurttaşlarımızın önemli kısmının birinci önceliği ekonomik sorundur, sosyal sorunlardır. Bütün bu sorunlara baktığımızda geçmiş döneme yani üç yıl önceki tabloyla bugünkü tablo arasında çok büyük bir farklılıkların olduğunu görüyoruz. Çünkü gezen bir siyasetçiyim. Yani gitmediğim yer yok. Hemen yanı başımızda mesela Kırıkkale. Yani tabloya baktığınızda gerçekten orada vahim bir olay yaşanıyor. İşsizlik hat safhada, emeklilerin sorunu var. Adeta ciddi bir göç alıyor, göç veriyor. Orta Anadolu’daki illere gittim dolaştım yine keza öyle. Hayvancılık, tarım bitme noktasında. Tüm bunlara baktığımızda önümüzdeki tablonun bu noktada olmayacağı inancı içerisindeyim. Değişecek. Elbette tabi ki biz bunları her zaman analiz ediyoruz, bir eksiklik varsa burada vatandaşta ya da yurttaşta eksik bulmuyoruz. Bu eksiklikler tamamen bizimdir. İnşallah bu eksikliklerimizi gidereceğiz.

Talat ATİLLA- Gürsel bey, seçmen kendi kararsızlığını makul karşılıyor hangi partiye oy vereyim diye. Doğal, bakacak değerlendirecek. Ama aynı seçmen bir siyasi partinin kararsızlığını, tırnak içerisinde tavırsızlığını çok anlayışla karşılamıyor. Şimdi mesela bunun somut bir örneği var. Mesela şöyle bir fotoğraf var. İstanbul’da bir ilçe belediye başkanı var, bu ilçe belediye başkanı çalışkanda bir belediye başkanı ama henüz Cumhuriyet Halk Partisinin bir üyesi dahi değil ama Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul adayları noktasında daha partiye gelmeden bir kilitleme meydana getiriyor ve henüz partiye geldikten sonrada kimin aday yapılıp yapılmayacağı da ikinci ayrı bir tartışma konusu ve üstelikte Sayın Sarıgül ilçe belediye başkanlarını ben belirlerim, yani bazı şartlarda öne sürüyor ve kısmen biraz önce sizde izah ettiniz. Belediye başkan adaylarını Genel Başkan bile belirleyemez. Şartlar, delege belirler. Şimdi böyle bir ortamda seçmende acaba şöyle bir tereddüt oluşmaz mı? Ya partiye daha katılmadan bir ilçe belediye başkanı böyle bir kilitleme meydana getiriyor. Bu Cumhuriyet Halk Partisi nasıl yerel yönetimlerde başarılı olacak. Böyle bir şuur altı tereddüdünü beslemez mi acaba?

Gürsel TEKİN- Aslında tabi Cumhuriyet Halk Partisini kilitleyecek hiç kimsenin buna ne cesareti olur ne de gücü olur.

Talat ATİLLA- Gündem anlamında devamlı muhatap olunuyor.

Gürsel TEKİN- Ama şimdi burada ne bizim gündemimizde böyle bir sorun var ne de Sayın Sarıgül’ün böyle bir talebi var. Şimdi beni bir gazetenin genel yayın müdürü aradı 1 ay önce ya da 40 gün önceydi. Ne oluyor dedi. Vallahi bilmiyorum dedim sizin köşe yazarı yazmış ona sorun. Şimdi özellikle 3 – 4 tane ismini vermeyeceğim. 3 – 4 tane köşe yazarı ısrarla, yani hemen hemen haftada iki kez, üç kez gitti geldi katıldı, katılacak. Sayın Genel Başkanımız defalarca çağrı yaptı. Sadece Sayın Sarıgül’e değil, Cumhuriyet Halk Partisi herkese kapısını açtı. Kim gelmek istiyorsa gelebilir. Yani birinin adaylaşabilmesi için öncelikle üye olması gerekiyor. Bunu herkes çok iyi biliyor. Ama ne Sayın Sarıgül’den böyle bir talep gelmiş, ne de Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Merkezinde böyle gündeminde böyle bir iş var. Tabi ki bizim dışımızda maalesef bizim dışımızda belli yazarlar, çizerler yazıyor çiziyor, bizde izliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisini hiç kimse kilitleyemez. Cumhuriyet Halk Partisi bir önceki seçimde benimde il başkanı olduğum dönemde %38.5 oy almıştır. Önümüzdeki dönemde de çok ciddi iddiaları var, çok ciddi çalışmalarımız var İstanbul’la ilgili. İstanbul’un birinci önceliği kimin belediye başkanı olacağı değildir. İstanbul’un birinci önceliği İstanbul’un temel sorunlarını nasıl çözeceğiz. Çok ciddi projelerimiz var. 1,5 yıldır arkadaşlarımızın bütün uğraşı bununla meşgul. O olur, bu olur o adaylık konusuna gelince Cumhuriyet Halk Partisi ne yapacağını çok iyi bilir.

Talat ATİLLA- Peki Gürsel bey, Can Ataklı’nın dışında İstanbul adaylığını ilan eden olmadı.

Gürsel TEKİN- Var. Celal bey var, başka bir arkadaşımız var daha var.

Talat ATİLLA- Tırnak içerisinde ağırlığı kabul edilen diyeyim ya da gündem oluşturan. Siz İstanbul Belediye Başkanlığına aday mısınız? Tırnak içerisinde yine şayet eğer böyle bir göreve getirilirseniz adaylığa ve seçilirseniz sizin diğerlerinden farklı projeniz nedir? Yani neden önce Cumhuriyet Halk Partililer sizi aday yapsın ve seçmen neden size oy versin?

Gürsel TEKİN- Kim aday olursa olsun yani kişisel projeler olmayacak. Bir kere İstanbul’un birinci öncelikleri uzun süredir benimde il başkanı olduğum dönemde İstanbul’un çok temel sorunları var. İstanbul’da yaşayan yurttaşlarımızın %32’sinin mülkiyet sorunu var. Yani 100 yurttaşımızın bugüne kadar çözülememiş mülkiyet sorunu var. Bu birinci temel sorun.

İki; 14 yıl geçmesine rağmen halen deprem sorunu çözülememiş. Trafik sorunu var, altyapı sorunu var, planlama sorunu var. Bütün bu sorunlar gerçekten çok bilimsel bir şekilde çalışıldı, projelendirildi. Burada gelecek aday kimse bunları hayata geçirecek. Adaylar bireysel olarak kendisinin elbette düşünceleri olabilir.

Talat ATİLLA- Siz adaysınız sanırım değil mi?

Gürsel TEKİN- Ben aday değilim. Ben CHP Genel Başkan Yardımcısıyım.

Sunucu- Değilim mi diyorsunuz?

Talat ATİLLA- Şuan için niyetiniz olduğunu…

Gürsel TEKİN- Efendim bakın, bir önceki sizde çok iyi biliyorsunuz ki 2009 yılında ben ve 3 – 4 arkadaşımız aday adayıydık ve yapmış olduğumuz bütün araştırmalar sonucu Sayın Genel Başkanımız, bugünkü Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu çıktı ve ben gittim teklif ettim Sayın Genel Başkana. Önümüzdeki günlerde İstanbul halkı, önce Cumhuriyet Halk Partisinin örgütü ve İstanbullu kimi görmek istiyorsa bizim adayımız o olacak.

Sunucu- Şimdi Gürsel bey burada bir yanlış anlaşılma var. Ben aday değilim diyorsunuz ama yarın size bir görev verildi.

Gürsel TEKİN- Başım üstüne.

Sunucu- Yani görev verilirse ben İstanbul’a adayım diyorsunuz.

Gürsel TEKİN- Ben partinin neferiyim. Bana nerede görev verilirse o görevi rahatlıkla yaparım.

Sunucu- Peki biraz önce yaptığınız sıraladığınız sıkıntılardan da İstanbul için iyi bir aday olabileceğiniz, dersinize çalıştığınız izlenimi edindim ben. İstanbul’a adaylık görevi verilirse İstanbul’un sorunlarını çözer misiniz?

Gürsel TEKİN- Kesinlikle hiç tereddütsüz. Şunu söyleyeyim; İstanbul’un, aslında sadece İstanbul’un değil maalesef 2005 yılında yerel yönetim yasaları yapıldı ve o gün sadece ben yazdım. Bütün gazetelerimiz kusuruma bakmasınlar reform diye verdiler ve hiçbirimiz farkında olmadık bir reform değil, bir rant yasasının olduğunu, Türkiye’nin ivedilikle bu rant yasasından kurtulması gerekiyor. İstanbul’un birikmiş temel sorunlarının bir tanesi çözülemedi. Ulaşım sorunu, şuanda İstanbul’daki ulaşım sorunu şu saatte İstanbul’da herhangi bir bölgeden evine ya da evinden işine giden insanlar 3 saat yol gitmek zorunda kalıyor. Ve planlamaya baktığımızda biraz önce söyledim %32 yurttaşımızın halen mülkiyet sorunu çözülememiş. Bütün bu sorunlar uzun vadeli projelendirilecek işler değildir. Mülkiyet sorununu inşallah Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olursa sadece iki yıl içerisinde çözeriz.

Sunucu- Sarıgül meselesi de çok netleşmedi. Şimdi siz diyorsunuz ki böyle bir şey yok. Ama iddia var.

Gürsel TEKİN- İddiayı da siz söylüyorsunuz.

Sunucu- CHP’nin içinde iddialar var doğrudur yanlıştır…

Talat ATİLLA- Sizce gelecek mi?

Gürsel TEKİN- Hiç bilmiyorum. Yani konuşmuş değilim, görüşmüş değilim. Bakın geçen gün bir haber sitesi açtım çocuklar bana gönderdi. Benim Sayın Sarıgül’le bir Şişli’de görüştüğümü yazdı. Biz ciddiye almıyoruz, her gün bir şey yazılıyor.

Sunucu- Şimdi açıklığa kavuşturmak için sormak istiyorum. Yani siz ciddiye almıyor olabilirsiniz ama yazılıyor, çiziliyor, hatta bizim arkadaşlarımızda kesin CHP’nin içinden bazı bilgiler geldi el sıkışıldı, anlaşıldı, zamanı geldiğinde müracaatı yapılacak, Parti Meclisi karar verecek Sarıgül dönecek Kılıçdaroğlu’yla el sıkıştı diyorlar. Siz ne diyorsunuz en yetkili bir isim olarak?

Gürsel TEKİN- Vallahi bilmiyorum. Vallah diyorum ne diyeyim daha ben.

Sunucu- Olabilir mi?

Gürsel TEKİN- Efendim olsun istiyorum olmasın demiyorum. Ama bugüne kadar böyle bir başvuru yapılmış değil. Bakın ayın 8’inde Cumhuriyet Halk Partisinin…

Sunucu- El sıkışıldı başvuru sonradan gelecek diyorlar.

Gürsel TEKİN- Efendim bilemiyorum kimin el sıkışıldığı onu bilmiyorum.

Taşkın KOÇ- Peki daha küçülteyim soruyu o zaman. Sayın Sarıgül ben geleceğim partiye derse PM’nin karar vermesi lazım. Siz buna kabul der misiniz?

Gürsel TEKİN- Elbette deriz hiç tereddütsüz.

Taşkın KOÇ- Burada yalnız ilginç bir paradoks çıkmıyor mu?

Gürsel TEKİN- Yalnız önümüzdeki günlerde çok ilginç isimleri CHP’de görebilirsiniz.

Taşkın KOÇ- Kimler?

Gürsel TEKİN- Bugün isim vermek istemiyorum.

Sunucu- İstanbul için mi yoksa genel?

Gürsel TEKİN- Hayır hayır Türkiye’nin birçok yerlerinde.

Sunucu- Ama şimdi siz dediniz ki, kesinlikle ben evet derim ama geçtiğimiz günlerde bir açıklama var yanlış hatırlamıyorsam sizden çıkan bir açıklama. CHP benzini bitenlerin ikmal istasyonu değil şeklinde bir ifade var Sarıgül’le ilgili. Siz benzin takviyesi mi yapacaksınız?

Gürsel TEKİN- Benim Sayın Sarıgül’le ilgili değil, bakın son 1,5 yıldır istiyorsanız…

Sunucu- Ben basının yalancısıyım öyle diyorlar.

Gürsel TEKİN- İstiyorsanız bütün gazeteleri çıkarırım. Sadece bir köşe yazarı 53 tane yazı yazmış 1,5 yıl içerisinde. İsmini vermek istemiyorum. Gazetecilik bu değildir Allah aşkına. Yani nezaketen sorarsınız çok kolay. Bir; Sayın Sarıgül siz gitmek istiyor musunuz? Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir şey oldu derseniz bitirirsiniz. Ama 53 tane yazı yazıyorsanız Cumhuriyet Halk Partisini… Benim kızgınlığım şu; kim yaparsa yapsın yarında söylerim. Cumhuriyet Halk Partisi üzerine böyle bir politik manevra, bir günübirlik siyaset anlayışını kabul etmemiz mümkün değildir. CHP kapısını herkese açmış. Bizim A’ya ya da B’ye herhangi birine bir gelebilirsiniz gelemezsiniz diye bir şeyimiz yok ve kaldı ki 2010 yılından itibaren Sayın Genel Başkanımız çok net bir şekilde kongrede herkese çağrı yaptı. Ama bütün buna rağmen ısrarla belli köşe yazarlarında tartışılması doğrusu çok iyi niyetli bir tavır değildir.

Taşkın KOÇ- Biraz önce hepsiyle birlikte karışık konuşuyoruz da…

Gürsel TEKİN- Türkiye meselelerini konuşalım yine geldik şeye takıldık. Seçim konuşalım. Türkiye’de 81 tane il var. Bu 81 iliyle ilgili bizim konuşacak çok şeylerimiz var.

Sunucu- Madem öyle diyorsunuz bende birde basının avukatlığını yapayım. Şimdi sormuyor değil basın soruyor Sarıgül diyor ki halk beni nerede görmek isterse oradayım. Ne hayır diyor, ne evet diyor. Kemal beye soruluyor daha müracaat yapılmadı deniliyor. Yani net bir cevapta yok. Müracaat yapılsın, gelsin çok istiyorum demiyor. Müracaat yapılırsa partiye almayız demiyor. O arada Deniz Baykal çıkıyor ne kadar doğru onu da bilemiyorum bir gazeteci yazıyor. Sarıgül gelirse benim cesedimi çiğnemek zorunda diye. Doğal olarak haber çıkıyor buradan. Yani bizimde gıdamız bu.

Gürsel TEKİN- Emin bey adınız kadar emin olun Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Merkezinde hiçbir gün ama hiçbir gün bu meselelerin bir tanesi konuşulmuş değildir. Ne bizim Genel Merkezimizde konuşuluyor ne de Sayın Baykal’ın tarafında konuşuluyor. Ama ilginç bir şeydir herkes bir şey yazıyor bizde çok da ciddiye almıyoruz.

Taşkın KOÇ- Aslında biraz önce SONAR’ın araştırması eğer bugün yerel seçim olsa işte kime oy verirsiniz ise bu AKP açısından bir düşüşü göstermiyor. Çünkü geçen seçimlerde il genel meclisinde %38’di.

Gürsel TEKİN- Bu yerel seçim için değil genel seçim için.

Taşkın KOÇ- Ama son kapatırken bugün yerel seçim olsa.

Gürsel TEKİN- Şuanda yapılan seçim, çünkü adaylar belirlenmeden yerel seçimdeki sonuçları bugün tahmin etmek mümkün değildir. İstanbul’da biz seçime 25 gün kala 6 tane kamuoyu yoklaması şirketinin sonuçları hepsi bende ve bir tanesinde biz çok merak ettiğimiz için Sayın Genel Başkanımızın talebiyle bir tanesini biz yaptırdık. Nedir diye sonucunu alalım. Seçime 25 gün kala Sayın Kılıçdaroğlu, ben ve bir arkadaşım o şirketin merkezine gittik ve bize sunum yapıldı. Sunumda o tabloyu size söylemek istemiyorum gerçekten moralimiz altüst oldu ve %24, seçime de 20 gün var. Biz %38.5 aldık. Şimdi yani bütün bu tablolar değişiyor, her yerde değişiyor. Bazı yerlerde bakın çok enteresan şuanda ANAP yok ANAP’ın kaç belediye başkanı var biliyor musunuz? 18 tane belediye başkanı var. Yani DP yok belediye başkanları var. Yarında olacak. Büyük Birlik Partisinin var. Örneğin BDP’nin çok yerlerde şeyleri var. Bütün bunlar önümüzdeki süreçte tablo tamamen değişecek. Çünkü yerel seçimle genel seçim çok farklı. Aday belirleme konusunda, adayların faktörleri, büyük kentlerde çok fark etmeyebilir. Ufak şehirlerde, ufak ilçelerde her şey çok değişiyor.

Taşkın KOÇ- Gürsel bey, Cumhuriyet Halk Partisi de, kamuoyu da sürekli İstanbul adaylarını tartışıyor. Siz Ankara’dan umudunuzu kestiniz mi? Yani Ankara gündeme gelmiyor. İşte Gökçek anketlerde 52 – 53 gözüküyor. Yani böyle neden Ankara sanki Başkent neden gözardı ediliyor?

Gürsel TEKİN- Ankara’da şuanda en çok adayımız Ankara’da var.

Taşkın KOÇ- En çok aday varda ağırlıklı ve…

Gürsel TEKİN- Bunların hepsi müzakere ediliyor, konuşuluyor, tartışılıyor. Herkes kendine göre ağırlık ölçüsü var.

Taşkın KOÇ- Yani kamuoyunun tartışmaması da bir medyanın yaklaşım şeklinden mi kaynaklanıyor? Çünkü İstanbul’u tartışıyor ama Ankara’da…

Gürsel TEKİN- Bir kere şunu söyleyeyim. Yani tabi seçimi tartışacağız. Aslında seçime biliyorsunuz daha uzun bir süre var. Bugünden aday belirme Cumhuriyet Halk Partisinin çok yararına olacak bir iş değildir.

Sunucu- Ama tam tersi değerlendirmelerde vardı.

Gürsel TEKİN- Kim o değerlendirmeleri yapıyor?

Sunucu- CHP içinde geçtiğimiz dönem geç belirledik, onun için sıkıntıya girdik…

Gürsel TEKİN- 2009’un koşulları için çok doğru, çok haklısınız. 2013’ün koşulları için çok doğru değildir. Neden doğru değildir? Bakın şurada sadece 2013 yılındaki gazetelerin, televizyonların haber şeyleri var. Tek tek bütün televizyonların. Bütün bunlara baktığımızda insanların siyasi partilerin ya da aday olabilecek insanların meramını birebir insanlara, büyük kentlere anlatması mümkün değildir. Hangi mecraları kullanacak? Televizyonları kullanacak, gazeteleri kullanacak, iletişim araçlarını kullanacak, billboardları, megaboardları kullanacak ve bütün reklam mecralarını kullanacak. Bugün baktığınız reklam mecralarının tamamı ne yazık ki iktidarın elinde.

İki; gazete ve televizyonlara baktığımızda size birer tane bırakacağım. Bu tabloya baktığınızda belki her gün görmediğiniz için çok farkında değilsiniz. Çok vahim bir tablo. Bütün bu süreç içerisinde erken adayınızı açıklanması sizin çok yararınıza olacağı düşüncesi içerisinde değilim. 2009’un koşullarıyla ne yazık ki 2013’ün, 2014’ün koşulları çok farklı. Cumhuriyet Halk Partisinin her yerde, 81 ilin tamamında ve Ankara’da özellikle Ankara’da çok çok herkesi heyecanlandıracak çok ciddi adaylarımız var. Bu çalışmaların hepsi yapılıyor.

Sunucu- Şimdi bakın bir dedikodu ne kadar doğrudur bilemiyorum ama buraya gelirken birazda akla yatkın göründü. Yılmaz Büyükerşen Eskişehir’den Ankara’ya kaydırılabilir şeklinde bir iddia var. Olabilir mi?

Gürsel TEKİN- Hiç doğru bir iddia değildir. Yılmaz hocam Eskişehir’de yapması gereken çok önemli şeyler var ona devam edecektir.

Sunucu- Peki Cengiz Topel mesela Melih Gökçek’e karşı Ankaragücü’nde bir ara adaylığı kazandı o olabilir. Siyasal bilgiler fakültesi dekanından bahsediliyor. Bunlar olabilir mi?

Gürsel TEKİN- Sayın dekanın böyle bir talebi var. Birçok arkadaşımız gibi onun da talebi var. Bu talepler değerlendirilebilir. Ama Cengiz beyle ilgili hiç bilmiyorum. Ben bile tanımıyorum.

Sunucu- Ben gazetelerden okuyorum, sağdan soldan. Birde kulislerden geliyor bana. Ama SBF dekanı ciddi bir aday gibi görünüyor.

Gürsel TEKİN- Burada da hatta geçen RTÜK’e gittim. RTÜK’te de RTÜK yöneticilerine verirken şunu görüyorum şimdi. İktidarı dövmenin bedelleri çok ağırdır. Ama muhalefeti dövmenin, muhalefeti eleştirmenin, muhalefete hakaret etmenin hiçbir bedeli yok. Üstünüze alınmayın ama tablo bu noktada. Mesele böyle olunca da herkes önüne gelen yazıyor Ahmet’ti, Cengiz’di, şuydu buydu. Bu çok gayriciddi şeylerdir. Yani insan en azından partinin Genel Merkezlerine sizlerde gazetecilersiniz kulislerden öğrenir kimdir, nedir, ne değildir. Öyle ilginç isimler duyuyoruz ki gerçekten ben 36 yıldır İstanbul’dayım kim diyorum ya ilginç isimler. Herkes bir isim söylüyor. Bunlar sosyal medyada yazılıyor. Çok sayıda biliyorsunuz haber siteleri var haber sitelerinde yazılıyor. Cumhuriyet Halk Partisi ilk kez bunu samimi olarak söylüyorum önümüzdeki yerel seçimle ilgili çok temkinli ve çok ciddi hazırlıklar içerisinde.

Talat ATİLLA- Ben biraz şeye takıldım. Siz adaylığınızı açıklamamanız ya da aday değilim demeniz siyasi nezaketinizden mi kaynaklıyor, yoksa bilmediğiniz bir gelişme mi var? Yoksa sormayı unuttuğum başka bir şey mi var?

Gürsel TEKİN- Talat bey benim bütün uğraşım İstanbul’da seçimi kazanmaktır. Gürsel Tekin’in, Ahmet’in, Mehmet’in adaylığının ötesinde İstanbul’u nasıl kazanacaksak, İstanbul’da kazanılması için ne yapılması gerekiyorsa elbette burada bana görev düşüyorsa bu konuda hiç tereddütsüz bu görevi alırım. Ama benim bireysel olarak ben bu göreve talibim demem Cumhuriyet Halk Partisi Genel Yardımcısı olarak benim parti terbiyeme çok yakışan bir tavır değildir.

Sunucu- Ama orada hemen şu soruyu sormak lazım. Siz İstanbul’a aday olursanız İstanbul’u CHP alır mı?

Gürsel TEKİN- Alır.

Talat ATİLLA- Nasıl alır?

Gürsel TEKİN- Hemen şunu söyleyeyim. İstanbul’un 39 tane ilçesinin tamamının tomografisini çeken bir siyasetçiyim. Yani çok iyi bilirim. Seçmen profilini bilirim. İlçelerin sorunlarını bilirim. Hangi ilçelerde ne sorunlar var bunları çok iyi bilen bir siyasetçiyim. Belki sokakta en çok dolaşan siyasetçiyim. Bu sorunlar aşılmayacak sorunlar değildir. İstanbul’un ekonomisi buna çok yeten bir ekonomi. Sadece İstanbul’un yıllık rantı 20 – 25 milyar dolardır. 25 milyar İstanbul’un rantıyla İstanbul’un sorunlarını rahatlıkla çözebilirsiniz. Ama ne yazık ki İstanbul’un rantı İstanbul’un sorunları için çözülmedi. Başka kanallara aktarıldı ve bunu ben TBMM’de iki yıl önce açıkladım. Sayın Başbakanın kendisine de mektupla gönderdim. Tane tane yazdım. Çünkü Sayın Başbakan aynı zamanda eski Belediye Başkanı olduğu için çok iyi bilir. Ve Sayın Başbakan benim o gönderdiğim mektuplardan sonra gerek tarihi yarımadadaki siluetle ilgili basına demeç verdi ve kendisi de ifade etti 6, 7, 8 emsaller beni çok rahatsız ediyor. Bırakın 6, 7 emsalleri 12, 13, 14 emsallerin olduğu bir şehirden bahsediyoruz. Keşke şu imkan olabilseydi. Ne yazık ki bu imkanlar. Şimdi burada yani Menderes bey olsaydı, biz olsaydık, MHP, BDP bir müzakere etseydik ne kaybederdik. Bu nezaket kuralları içerisinde. Niçin böyle tek tek yayınlara çıkıyoruz?

Sunucu- Yani ben teklif ederim.

Gürsel TEKİN- Kolay anlaşılır. Yani birbirimize söyleyeceğimiz cümleler daha net anlaşılır. Ama şimdi birçok şeyi söyleyeceksiniz bunların tamamı havada kalıyor. Zaman zaman mesela getirmiş olduğum eleştiriler var, eleştirilere bakıyorum sosyal medyada bana cevap geliyor. İftira attın. Ya kardeşim hayatımın hiçbir alanında iftira atmadım. Şimdi bu cevabı kim bana vermesi gerekiyor? Eleştirmiş olduğum taraf bana cevap vermesi gerekiyor. Bu cevapları alamıyorum. Bu cevapları alamamamız büyük bir sıkıntı bence. İnşallah uygun bir zaman içerisinde 4 siyasi partinin en azından kendi projelerini ya da iddialarını karşılıklı tartışabileceği bir imkanı yaratırsanız çok memnun oluruz.

Sunucu- Ben öyle bir teklifte bulunurum siyasi partilere. Sizde şimdiden söylediniz. Gelirlerse burada tartışırız.

Gürsel TEKİN- Mesela Menderes beye şunu sormak isterdim. Kendisi de belediye başkanlığı yaptığı için. Şuanda şu yasalarla Türkiye’de belediyeleri yönetmek mümkün olabilir mi?

İki, dünyanın her belediyesine baktığınızda hemen yanı başımızda yani Bulgaristan’dan itibaren bütün ülkelere bakın batıdaki bütün ülkelere şeffaf, hesap verebilir, cam gibi buradan baktığımda öbür tarafı görebilecek pozisyon varken biz neden buraya geçemiyoruz? Yani hesap verebilir duruma neden gelemiyoruz? Oradan girdiğinizde Londra belediyesine girin Londra belediyesinin bugün bütün harcamalarını görebilirsiniz. Londra belediyesinin bütün uygulamalarını görebilirsiniz. Ben İstanbul’da vergi ödeyen bir yurttaş olarak İstanbul’daki bütün belediyelerin uygulamalarını neden göremiyorum.

Sunucu- Diyorsunuz bende diyorum ki reklam vermemiz gerekiyor. Reklamlardan sonra ince çizgi devam edecek.

Sizin bu seçimde başarı çıtanız nedir? Oya mı bakacaksınız, belediye başkanlığına mı bakacaksınız, hedefiniz nedir?

Gürsel TEKİN- Tabi bu genel seçim için değildir. Yani bizim iddiamız tabi ki mümkün olsa 81 ilin tamamını almak istiyoruz. Ama bizim şu andaki çalışmalara baktığımızda yani büyükşehir, bütünşehir dediğimiz çok da tartışılan ama içi boş olan, ne yazık ki, büyükşehir, bütünşehir tartışmasını da çok anlamlı olmadığını, çünkü kentsel dönüşüm yasasıyla yetkilerin tamamının ne yazık ki, bundan sonraki hükümet kim olacaksa aslında belediye başkanı da olacaktır. Biz yerelleşelim derken merkezileştik. Bilerek ya da bilmeyerek merkezileştik.

Bizim bu yasaları yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Şeffaf, hesap verebilir, servet edinmek için değil hizmet etmek için. CHP’nin birinci önceliği bu olacak. Ne yazık ki bugün baktığınız tablo da ben İçişleri Bakanına sordum, 1097 belediye başkanı yargılanıyor. Yani irili ufaklı baktığımızda Türkiye’de 1200-1330 tane büyük belediye var. Bunun nereden baksanız %85’i şu anda yargılanabilir pozisyondadır. 5 bin tane bürokrat yargılanıyor. Öyle bir sistem olabilir mi?

Sunucu- Burada şu soru aklıma geliyor. Aziz Kocaoğlu. Büyükşehir Belediye Başkanınız hakkında çok yargı var. Eğer siz Aziz Beyi aday gösterirseniz ve bu aday belirleme süreci içinde hakkında hiç temenni etmeyiz ama kötü bir gelişme olursa İzmir’de adaysız kalma tehlikesiyle de karşı karşıya kalıyorsunuz.

Gürsel TEKİN- Aziz Bey cam gibidir. Aziz Beyin veremeyeceği hiçbir hesap yoktur. Bizim belediye başkanımız özellikle Aziz Beyle ilgili bu iddialara baktığınızda bu iddiaların hiçbirisinin çok geçerli olmadığını keşke Türkiye’de yargı çok bağımsız olsa ben sonuç itibariyle İstanbul Milletvekiliyim, aynı zamanda Genel Başkan Yardımcısıyım. Çıktım, 100 milyar dolar rant dedim. Bakın 100 milyar dolar. Bu paraların nereye aktığını tek tek yazdım. Ama keşke yargı burada harekete geçeydi. Hatta çağrı yapım savcılara. Hiç kimseye gücünüz yetmiyorsa bana gücünüz yetebilir. Gelin bana hesap verin demenizi beklerdim.

Bütün buna baktığımızda Aziz Beyle ilgili tartışmalar devam edebilir. Ama ben Aziz Beyin veremeyeceği hiçbir hesap olduğunu zannetmiyorum.

Sunucu- Bu bağlamda 19 Eylülde dava var. Ben iddianameye yönelik bilgilere de sahibim. Orada yüklenici firmayla ilgili ve bürokratlarla ilgili gerçekten çok ağır iddialar var. Yani çok basit görünmüyor doğrusu. Yani en azından bir ön değerlendirmede benim okumamda ve daha sonra bu karar aşaması da seçimlerin hemen akabine denk geliyor. Yani ben soruyu oldukça yerinde buluyorum. Bu risk nasıl bloke edeceksiniz peki? Neticede böyle bir ihtimalde var.

Gürsel TEKİN- hemen şunu söyleyeyim; yarından itibaren bana 1 aylık İçişleri Bakanlığı görevi verin ben 100 tane belediye başkanını tutuklatırım. Eğer yasal uygulayacaksanız. Yasalarımızda çok açık ve çok net daha yeni yapılan kaçak yapı yapanda yaptıran da şu kadar ceza alır. Bugüne kadar Türkiye’de kaçak yapı yok mu? Size soruyum. Niye bir kişi tutuklanmaz? Mevzuatlarımıza baktığınızda bu kadar teferruatlı mevzuatlar içerisinde her türlü sorunu çıkarabilirsiniz. Cam gibiyiz. Ben belediye başkan vekilliği yaptım, il başkanlığı yaptım. Veremeyeceğim hiçbir hesap yoktur. Bu hesaplar inşallah günü geldiği zamanda veririz.

Sunucu- CHP biliyorsunuz son zamanlarda daha kendi içiniz tabi ama çok sayıda hizbi hep barındırdı. Çok sayıda kurultaylar yapmak zorunda kaldı. 30 Mart gecesi geçtiğimiz seçimler üç aşağı beş yukarı yaşanmış olursa CHP’de bir iktidar tartışması, lider tartışması, grup tartışması tekrar başlar mı?

Gürsel TEKİN- Son derece doğal. Beklenen sonuçları da inşallah ayın 30’unda göreceksiniz. İstanbul’da da özellikle İstanbul’da, Ankara’da çok iddialı olduğumuzu ve İstanbul ve Ankara’yı da alacağımızı o iddiaları söyleyenlerinde hele CHP kimliği taşıyarak söylüyorsa bunu üzülerek ifade edeyim çok da mahcup olacaklardır.

Sunucu- Bu Gezi Olaylarının CHP’nin oyunu arttırdığını mı düşünüyorsunuz? Örneğin işte başkentte yaşayan bir gazeteci olarak Kızılay’ın ortasında arabaların yakıldığını gördük. Binaların tahrip edildiğini gördük. Yani bu fotoğraf acaba CHP seçmenini arttıracak bir fotoğraf mıdır? Ankara’yı alacağız derken hareket noktalarından birisi nedir acaba? Bu Gezi Olaylarının CHP’nin oylarını yükselttiğini mi azalttığını mı düşünüyorsunuz?

Gürsel TEKİN- Hiç buna bakmadık. Yani bizim oyumuzu arttırır mı arttırmaz mı? Birincisi şu; Gezi Olayları Türkiye’de bir hak arama eylemidir. Gezi Olaylarının dışındaki yapılmış biraz önce sizin ifade ettiğiniz gibi kırmalar, dökmeler, yakmalar bunların tamamını şiddetle kınıyoruz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Ama tam da devlet dediğiniz yani devlet kavramının görevini yapması gereken yerde burası. Buradaki bu provokasyonları devlet önleyecek bizler değil.

Bakın eskisi gibi değil. Şu anda gelişen teknolojide insanları cam gibi izleyebiliyorsunuz. Mobese sistemine gittiğinizde mobese sistemi hani televizyonlarda biri sizi gözetliyor gibi hepsini görme imkanınız var. Eğer burada bunları önleyememişseniz bu sorumluluk tamamen bu devletindir, bu hükümetindir.

Burayı farklı örgütler provoke edebilir, farklı insanlar edebilir, arabalar yakılabilir. Bütün bunlar devletin sorumluluğunda olması gerekiyor. Ne yazık ki buradaki bu eksiklerde gördük, İstanbul’da yaşayarak gördüm. 1 Mayıs günü, 1 Mayıstan sonra işte bu Taksim Gezi Olayına baktığımızda bütün bunlar… Gazi niye oldu? Yani niçin ansızın insanlar sabahın saat beşinde binlerce insan Anadolu yakasında hiç birbirini tanımayan insanlar Anadolu yakasından Avrupa yakasına yürüyebildi?

Bütün bunları iktidar analiz etmeyecek mi? İnsanların sosyal yaşamına müdahale ederseniz, insanlara dayatırsanız… Sayın Başbakanın hangi yasada yetkisi vardır Gezi Parkındaki parkla ilgili? Bana bir gösterebilir misiniz?

Sunucu- Siz tecrübeli bir siyasetçi olarak tamam o zaman değil ama bugün bu görüntüler değerlendirildikten sonra siz Gürsel Tekin olarak bu Gezi Olaylarını çünkü CHP burada oldukça aktifti. Gezi Olaylarının CHP’ye bir artı getireceğini ya da eksi getireceğini siz Gürsel Tekin olarak nasıl düşünüyorsunuz?

Gürsel TEKİN- Yani CHP’nin başlattığı bir eylem olmadığı için artısını, eksisini de hesaplamak mümkün değil. Ama eğer toplumsal bir diriliş olarak, toplumsal bir dayanışma ya da insanların özellikle son dönemlerdeki bütün bu duyarsızlığından duyarlı bir hale gelmişse bu tabi ki CHP’nin önümüzdeki dönemde hanesine yazacaktır.

Nasıl yazacaktır? Örneğin; mesela İstanbul’da biz 1 milyon 850 bin seçmen sandık başına gitmedi. 1 milyon 850 bin seçmene baktığınızda bu seçmen profilinin önemli kısmı sandık başına gittiğine rahatlıkla CHP’ye oy verebilecek seçmenlerdir. Bu açıdan CHP için bir artıdır.

Sunucu- Biraz agresif durmuyor mu acaba CHP? Genel fotoğrafa baktığımız zaman biraz böyle refleksleri sert bir parti olarak görünmüyor mu acaba?

Gürsel TEKİN- Ne sertlik yaptık Allah aşkına?

Sunucu- Gezi Olaylarıyla ilgili değil. Yani açıklamalarda da…

Gürsel TEKİN- Sayın Başbakanın bizimle ilgili kullanmış olduğu cümleler, adeta Sayın Başbakan bunu kendisi Kasımpaşalıdır. Kasımpaşa’da oturmuş olduğu kahvede kullansa kavga çıkar. Toplumun %90’ı bizim içinde geçerli olan %90-95’i bu işi tasvip etmiyor. Böyle çok kaba cümleler, hakaretli cümleler çok karşılık gören cümleler değildir. Genelde bu Salı günleri oluyor. İnşallah bu Salı günleri de böyle daha barışçıl bir siyasetle olursa iyi olur diye düşünüyorum.

Sunucu- Sayın Başbakanın son açıklamalarından anladığımız kadarıyla yerel seçimlerde zaten bir engel yok. Başörtülü aday gösterecekleri ortaya çıkıyor. Belli ki, bu gittikçe normalleşen bir şey ve Türkiye’de kadınlarında önemli bir bölümünün kapalı olduğunu biliyoruz. Aralarında çok eğitimliler ve aday olabilecekler var. AKP’nin hem yerel seçimlerde hem de böyle giderse genel seçimlerde kapalı kadınlardan da aday göstereceği görülüyor. CHP’nin bu konudaki tutumu belli mi? Sizin de böyle başörtülü aday gösterme ihtimaliniz var mı?

Gürsel TEKİN- Bilemiyorum. Bu talepler gelir mi? Hangi talepler gelecek, nasıl değerlendirilecek? Şu anda çok sayıda başörtülü arkadaşlarımız kadın kollarında yönetici. Bütün yasakları kaldıracaksak CHP olarak biz buna varız. Ama sadece bir yere dayayıp öbür tarafı görmemezlikten gelirsek Türkiye’nin iç barışını da bozarız.

Yasağın birini görüp birini görmemezlikten gelirseniz o zaman Türkiye’de demokrasi, Türkiye’de özgürlüklerde bahsedemezsiniz. Bu ülkenin Alevileriyle ilgili iktidar bir adım atacak mı? Mesela bana İstanbul Belediyesinde ya da Ankara Belediyesinde Alevi kökenli üst düzey bir bürokrat gösterebilir misiniz? Herhangi bir kamuda gösterebilir misiniz? Bu ülkede Alevi yurttaşlarımız vergi ödemezler mi? Vatandaşlık görevini yapmazlar mı?

Bütün bunlara baktığımızda bizim geçmiş yıllardaki alışkanlıklarımızın tamamını kaldırmamız lazım. Daha yeni Irak’tan geldik. İçimiz acıdı. Yani 170 milyar dolar petrol geliriniz olacak insanlarınız sefalet içinde yaşayacak. Yasaklar içinde yaşayacak.

Türkiye coğrafyasında bütün yasakları kaldıralım. Herkes kendisini özgürce ifade edebilsin. Kimse kimseden çekinmesin, korkmasın. Bütün bunları hayata geçirmek mümkün. CHP olarak biz buna katkı sunmak istiyoruz. Geçmiş yıllardaki bütün alışkanlıklarımızı bir tarafa bırakalım. Bunlar yapılabilir. Ama ısrarla sadece bir çerçeveye oturtup öbür çerçeveyi gör ardı edersek o zaman…

Sunucu- Büyük bir ihtimalle süreçte hem gündemde hem demokrasi paketinde yer alır ama yasakları birbiriyle kıyaslamayalım. Hepsi kalksın. Bir söz konusu olunca öbürünü de kaldıralım diye değil.

Gürsel TEKİN- Bu bizin utancımız olmalı. 1 ay ya da 40 gün önce Adıyaman’daydım. Adıyaman’da Süryani yurttaşlarımızın bir etkinliği vardı, oraya katıldım. Yanımda sordum, ne kadar Süryani var dedim. Vallahi bize göre 5 bin ama şu anda fiilen ben Süryani’yim diyebilen 200 kişi var.

Şimdi Türkiye bu ayıplardan kurtulmalı. İnsanların inançları, dili, mezhebi kendisinin tercihi değildir. Biz başka bir yerde doğsaydık başka bir şey olacaktık.

Sunucu- Az evvel başörtülü adayla ilgili olarak veya başörtüsüyle ilgili olarak dediniz ki bütün yasaklar kaldırılsın. Olmadı. Ama siz başörtüsüne karşı yine mesafeli…

Gürsel TEKİN- CHP’de bu mesafeyi kaldıran bir insan olarak cevap veriyorum.

Sunucu- Yani başörtüsüyle ilgiline diyorsunuz? Başörtülü aday gösterebilir misiniz? Gösterilecek adaya sıcak bakar mısınız?

Gürsel TEKİN- Benim bu konuda hassasiyetimi kamuoyu biliyor. Bunu söylememe gerek yok. CHP’de il başkanı olduğum dönemden itibaren 28 Şubat döneminde Kadıköy Belediyesinde Belediye Başkan Yardımcısı olduğum dönemde herkes bilir benim siyasal düşüncemi. Hatta o dönem merkez sağ partilerde olanlar bugün bakıyorum Tayyip Beyin yanında. 28 Şubat döneminde de bu meselelerin karşısında olan bir insan olarak söylüyorum bunları. Ama sadece ısrarla iktidarın bir alışkanlığı haline gelmiş. Ne zaman sıkışsa din argümanıyla hayata, siyasete el atması çok doğru değildir. Ben de diyorum ki, gelin türbanlısı, türbansızı insanların yaşam biçimine müdahale etmeyelim. Kim nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşasın.

Bir tarafta siz bunu savunurken öbür tarafta ben Kadıköy’deki gelen vapur iskelesinde vapura baktığımda çocukların davranışları beni rahatsız ediyor o zaman burada bir samimiyet tartışması elbette olacak.

Sunucu- CHP biraz agresif görünüyor derken ben onu liderler bağlamından aydı bir noktada hani tabansal olarak refleksleri anlamında, sizde mesela geçmişte başörtülü, tesettürlü hanımefendileri getirdiğiniz zaman o dönem içerisinde de bir tepki olmuştu. Mesela bir soru önergesi veriliyor. Bir soru önergesinde belki medyada daha sağlıklı bir yer bulmak için oluyor. Bazen bir hakaret mekanizmasına dönüşüyor. CHP’yi söylemiyorum. Mesela kısa bir süre önce Manisa Milletvekili Özgür Özel Bey, Ankara Valisi için öyle bir soru önergesi vermiş ki, şimdi akıl sağlığını, ruh sağlığını, beden sağlığını sorgulayan, hakaret eden, ne bileyim işte Gezi olaylarında burada mıydı diyen, 14 gün makam odasında uyuyan, yatan, evine gitmeyen birisi.

Gürsel TEKİN- Genel olarak siyaset dilini tartışacaksanız ben buna katılıyorum. Bütün siyaset dilimi değiştirelim. Daha nezaket kuralları içerisinde. Belki de bütün nezaketsizliği sağlayan temel sebep siyasi partilerin bir araya gelmemesinden kaynaklanıyor. Yani ekranlarda geçmiş yıllardaki siyaset daha nezaketliydi. Örneğin televizyonlarda bütün siyasi parti liderleri karşılıklı kendi düşüncelerini ifade edebiliyordu. İzleyicide maç seyreder gibi ertesi gün kahvelere gittiğinizde herkes bu tartışmaları müzakere ederdi.

Şimdi bunu gelin hayata geçirelim. Bunu hayata geçirdiğimizde göreceksiniz ki, o yan yana tartışan insanların dilleri daha yumuşak olacak. Daha nezaketli olacak. Çünkü Türk toplumu çok böyle kaba, hakaret ari şeyleri çok kabul eden bir toplum değildir.

Sunucu- Bu seçimin çok kritikte bir özelliği var. Çünkü hemen 6 ay sonra Türkiye’de tarihte ilk defa cumhurbaşkanı halk seçecek ve arkasından 1 yıl sonrada tekrar milletvekili seçimlerine gidilecek.

Gürsel TEKİN- Halk seçecek mi seçmeyecek mi o önümüzdeki günlerde biraz tartışma konusu.

Sunucu- Orada bir şüpheniz mi var?

Gürsel TEKİN- Biraz şüphem var. Çok zamanı yok. Belki de önümüzdeki süreçte yani parlamentoda ne zaman olur, Kasım mı, Ocak ayı mı? Bir değişiklik gelebilir düşüncesi içindeyim.

Sunucu- Ama AKP ikna olursa gelir. Onun dışında gelmez.

Gürsel TEKİN- AKP getirecek. Biz değil herhalde. Öyle hissediyorum. Kısmen bilgi kısmen his. Önümüzde bir yerel seçim var. Bu yerel seçimlerde bütün siyasi partiler için geçerli olan ne yazık ki bu sistemi değiştirme imkanımız olmadı. Bu sistem değişmiyorsa da yapılması gereken; hesap verebilir, şeffaf, hizmete dayalı belediyecilik anlayışını oturtmamız lazım. Aksi takdirde bu tartışmaların önüne geçmemiz mümkün değil ve bugün birçok belediye başkanı ne yazık ki hesap verebilir durumda değil.

Sunucu- Çok teşekkür ediyoruz.

document.getElementById("Leyout101").style.display="none";mcm bag mcm bag prada handbags sale uk mcm bag toms canada boxing day prada shoes uk mulberry sale uk portafoglio prada toms wedges on sale mcm tote bag
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve katilimcimaltepe.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.