DEPREM = BÜYÜK PANİK !
DEPREM = BÜYÜK PANİK !
1999 yıl dün gibi aklımda. O yıl Ağustos bir dizi sıkıntıyla girmişti hayatıma. Ansızın tatile gitmeye karar vermiştim. Kızımı ve Babaannesini yanıma alarak 16 Ağustos sabahı Antalya Kemer'e vardım. Bulduğum ilk güzel butik otele yerleştik. Akşam yemeği sonrası Kemer sokaklarını dolaştık. Sakindi herşey. Püfür püfür akşam meltemi vardı. Küçük kızım Dilara nedense İstanbulda olduğu gibi huzursuzdu. "Babanı İstanbulda bıraktık ondan böylesin"dedim. Birer dondurma alıp otele döndük ve erkenden yattık. Gece yarısı Tayfun beyin telefondaki sesiyle uyandım. İstanbulda deprem olmuştu. Kendisi iyiydi. Bir daha haberleşemeye bileceğimizi söyledi. Nitekim öylede oldu. Televizyona gitti elim. Kemerde elektrikler kesilmişti. İletişimin her türü kesilmişti. Balkonda sabahı bekledim. Sabah bütün otel müşterileri olarak olup bitenleri radyolarımızdan öğrenmeye başladık. 17 ağustos 1999 gece saat 03.00 de Gölcükte 7 şiddetinde deprem olmuştu. Çok sayıda ölü ve yaralı vardı. Sayı bilinmiyor. Yardım ekipleri,yardım yapmak isteyenler yollara adeta dökülmüştü. Sabah alel acele yaptığımız kahvaltıdan sonra Kemer sokaklarına çıktık. Gördüğüm her aracın yanına yaklaşıp radyolarından son durumu öğreniyordum. *** Ne mi düşünüyordum? Bir düşüncesizlik hali.... Kıyamet bu muydu.. Taş taş üstünde kalmamak . Ardından Diriliş mi gelecekti. Kimler nasıl dirilecekti. Dinin bize dayatılan bir dizi soyut sorular.. Benim gibi mürşitsiz insanların hali bu olmalıydı. Hal bu olunca. Halden hale geçmemek mümkün müydü? Tayfun bey telefondan bir an yakaladıkça aradı. "Gelmeyin,artçı sarsıntılar var,insanlar bos arsalarda topluca yatıyor!"diyordu. Hayal etmek bile korkunçtu. Ancak mümkün değildi ve bir kaç gün sonra döndük. Komşular acılar gözyaşları içerisinde çok sanşlı olduğumu söyleyerek karşıladılar. Korkunç geceyi anlattılar. Onları alıp evlerine çıkardım. Sokaklar mahşer-i kalabalıktı. Bahçede,araçlarında yatanlar,çadır kuranlar... Geç saatlere kadar sokaklarda oynama imkanı bulan çocuklar.. Unutmak ne mümkün 1999 17 Ağustos Depremini! **** Sonuç. 2002 yılında kurulan Katılımcı Maltepe gazetesinin editörü olarak sonradan kapanan MAKSEV tesislerinde bir toplantıya katıldım. Marmara üniversitesinden bir hoca anlattı. Halkın yüzde 75 i depresyondaydı. Depresyon.nedir Depresyon (majör depresif bozukluk) nasıl hissettiğinizi, nasıl düşündüğünüzü ve nasıl davrandığınızı olumsuz etkileyen yaygın ve ciddi ancak tedavi edilebilen tıbbi bir hastalıktır. Depresyon sürekli üzüntü halinde olmaya ve zevk veren durumlardan keyif almamaya yol açar. Depresyon çeşitli duygusal ve fiziksel belirtilere yol açabilir. Depresyonlu kişilerde evde ve işte görevlerini yerine getirme yeteneği azalmıştır. Deliliğin kibar adı yani. Deprem sonrası halimiz buydu. Stres. Kaygı bozukluğu. Şizofren. Manik bozukluk. Bi polar. Vs.Vs. Her evden bir kişinin cebinde hap. Haplı topluma dönüştük. Her birimiz. Psikoloji. Psikiyatr. Kişisel gelişim. Uzmanına dönüştük Değiştik ve dönüştük biz. *** Uzun aradan sonra Önceki gün 5.8 "lik depremle sarsıldık . Bende torunum İlayda ile evde yalnızdım. Bu kez yakalanmıştım. Yer altımdan kaymıştı sanki. Bence 6. dan fazla gibiydi.. Doğrusunu AFAD bilir de"mi? Biraz ürktüm. Acaba dedim. Acaba beklenen Marmara depremi geliyor mu? Hazır mıyız? Hazır mıyım? Korkuyla daha kaç yıl yaşayacağız. Biz hep korkarak,korkutularak mı yaşayacağız? Korkusuz bir yaşam yok mu? Kafamda deli sorular? *** Akşama kadar haberleri izlemedim. Sosyal medyayı takip etmedim. Bol bol müzik dinledim. Hemde Neşat Ertaş ı... *** Deprem Panik demekti! Büyük panik yoktu insanlarda. Bekleyiş hakimdi sükut içerisinde.. Gelecekse gelsin der gibi. Korkunun ecele faydası yok der gibi. Teslimiyetle. Tevekkül ile. Hemde haberlerde hep hasarlı.yıkılan.yıkılacak binalardan,okullardan bahsedilirken. Hiç insanların aklı ve yüreği ne alemde diyen bir haber bilgi açıklama yokken. Bize de teslim olmak kalır. Gelsin ,hayat bildiği gibi gelsin. Yeni değişim dönüşümlerde buluşmak üzere MELEK KÖSELERDEN