EKİM'DE GEÇER BU GİDİŞLE....
EKİM'DE GEÇER BU GİDİŞLE....
Turgut Uyar'ın dizeleri sosyal medyayı adeta süslüyor;
Eylül toparlandı gitti işte Ekim falan da gider bu gidişle Tarihe gömülen koca koca atlar Tarihe gömülür o kadar ..... Yahudi züğürtleyince eski defterleri karıştırırmış derler Yazmak konusunda züğürtlemedim ama nedense eski yazılarım arasında gezindim dün akşam. 16.10 ekim 2008 de yazdığım bir yazım çıktı karşıma. Duygusal tazeliğimi koruyor hala. Bir kez daha paylaşmak istedim sizlerle....
***
Sonbaharın son demleri.
Eylül romanı gibi.
Kızıla bürünen yapraklar salınarak yere düşüyor.
Yollar yapraklarla örtünüyor.
Bir temizlik görevlisi usulca süpürüyor.
Güneş bulutlarla dans ediyor.
Bir görünüp bir kayboluyor.
Doğanın dönüşümü nasılda muhteşem oluyor.
Dönüşümün Dante gibi ortasında ;İnsan,
Yazdan kalan hızını,Sonbaharda azaltıyor.
Bir cadde Atatürk caddesi.
Kırmızı taşlarla bezenmiş.
Bağdat caddesinden aşağı,tren yoluna uzanıyor.
Sayesinde Minibüslerin korna sesleri,tren düdüğüyle buluşuyor.
Bu yıl kenarındaki ağaçlar köküne kadar budandıysa da, gölgesi duruyor.
Bu cadde benim.
Her gün usulca geçerim.
Kenarındaki esnafları bilirim.
Akşam dönüşü daima kalabalıklaşan insan selindeyim.
Bir seyyar çıkar önüme!
“Abla!”diye seslenir;”Buyur”der.
İlkbaharın son günleriyse;çilek alırım!
Bir süre sonra yerini Erik alır.
Eriğin ardı aralıksızdır.
Tezgahtaki Taze sütlü mısırdır!
Temmuz sonu yemyeşil kabuklu fındıklara yerini bırakır.
Sonra kabuksuz ama taptaze!
Birde ansızın tezgaha ceviz düşer!
Anlarım sonbahardır!
Ve mis gibi sıcak bir kokuyla dönerim seyyarın tezgahına!
Kestane kebap olmuştur!
İlle de önce pişmemiş alırım.
Sonra kışın ayaz soğuklarında,her akşam kalabalığında ,
Bir avuç kebabını alırım.
Her gün Atatürk caddesinden geçerim.
Caddenin değişmez seyyarını bilirim.
Her mevsim elimi uzatırım.
Saydığım envayi çeşit meyveleri alırım.
Yerken,dilime türküler dolanır, aklım da hayallerim Ereğli’ye!
Daha buralarda tezgaha düşmeyen diğer meyvelerimiz gelir.
Muşmula gibi!
İncir gibi!
Armut gibi!
Ayva gibi!
Bahçe üzümleri gibi!
Ben Maltepe’deyim.
Maltepe’de Ereğli’liyim.
Ereğli bana gelir.
Bir seyyarın tezgahında gelir.
Ereğli!
Cennet meyveleriniz ne durumda?
Dünyaya ne zaman sunacaksınız?
Sizin caddelerinizden geçenlere ne uzanıyor tezgahlarda?
Ah,
Aklıma gelmişken sorayım!
Taze Ceviz kaldımı?
Süzme yoğurtta yokta buralarda!
***
Karadeniz Ereğli benim doğup büyüdüğüm kent...
Hanginiz unutabildiki doğup büyüdüğü yeri..
Bende sizlerden biriyim.
Duygularımda sizin gibi..
Hasretliğimde..
****
Şairin dediği gibi
Eylül geldi geçti
Ekim de geçer bu gidişle...