KILIÇDAROĞLU, İSTANBUL'DA AİLE DESTEKLERİ SİGORTASI TANITIMI TOPLANTISINDA KONUŞTU
KILIÇDAROĞLU, İSTANBUL'DA AİLE DESTEKLERİ SİGORTASI TANITIMI TOPLANTISINDA KONUŞTU
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Sayın Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte, İstanbul'da bin 500'ün üzerinde kadının katılımıyla düzenlenen Aile Destekleri Sigortası Tanıtımı Toplantısına katıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Devleti yönetenler yoksulluğu bitirmek değil, yoksulluğu yönetmek istediler. ‘Ben sana ekmek vereyim sen bana oy ver’… Sosyal devleti savunan, yani sosyal demokrat olan bir partinin genel başkanı olarak ifade edeyim. Biz yoksullara yardım yaparken onun kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakmayacağız. Biz yoksulluğu idare etmek için değil, bu bereketli topraklarda yoksulluğu tarihe gömmek için iktidar olmak istiyoruz" dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, İstanbul'da düzenlenen Aile Destekleri Sigortası Tanıtımı Toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Alkışları iktidara geldiğimiz gün bekliyorum. Şimdi çalışma zamanı.
Çok güzel bir toplantı gerçekleştireceğiz ve bu toplantıda her bir kadın kardeşimin, her bir yol arkadaşımın görev yapması ve çalışması gerekiyor. Bir görevi üstlenmenin sorumluluğu vardır. Görevi üstlenmenin sorumluluğu sonuç almaktır. Sonuç alamadığımız bir işe girmeyeceğiz zaten. Amaç sonuç almak ve bizler, başta anayasa olmak üzere yasaların öngördüğü kurallar içinde bugüne kadar yapılmayanları yapmak istiyoruz. Bir daha ifade edeyim; başta anayasa olmak üzere yasaların yapılmasını arzu ettiği, yapılmasını öngördüğü ve bu güne kadar yapılmayan işleri halledeceğiz ve yapacağız. Ve yapacağımız her iş bu ülkenin hayrına olacak. Bu ülkenin insanlarının hayrına olacak. O nedenle tek tek her bir kadın kardeşimizin sorumluluğu var ve bu sorumluluğun bilincinde çalışacağız.
Aile Destekleri Sigortası... Adı çok güzel, aileyi destekleyen bir sigorta dalı, aileyi önceleyen bir sigorta dalı, ailenin mutluluğunu ve ekonomik güvencesini sağlayan bir sigorta dalı. Peki, çıkmayan bir yasanın, çıkmayan, olmayan bir sigorta dalının öngördüğünü hepimiz acaba yeteri kadar kavrayabildik mi, öğrenebildik mi? Bunu hayata geçirmek için nelerin yapılması gerektiğini acaba hiç düşündük mü? Ne dedim? Başta anayasa ve yasalar olmak üzere yasaların öngördüğü düzenlemeleri yeteri kadar hayata geçirebildik mi?
Anayasa madde 41, başlığı Ailenin Korunması: “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” Erkeğin üstünlüğü yok, kadının da üstünlüğü yok, eşler arasında eşitliğe dayanır. Neymiş? Türk toplumunun temelidir diyor. Ve devam ediyor, “Devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlanmasının önemiyle uygulamasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.” Kurabilir değil kurar. Kurmak zorunda. Devlet dediğimiz aygıt, hükümetleri aracılığıyla kurmak zorunda. Bunun yapılması lazım.
Soru: Ailenin huzuru ve refahı için anayasanın öngördüğü bu kural yerine geldi mi, bu teşkilat kuruldu mu? Demek ki her birimiz tek tek, her bir kadın kardeşimiz, anayasanın öngördüğü kuralın yerine getirilmesi için çaba harcayacak. Kim için? Sadece kendi ailesi için değil bütün aileler için gösterecek bu çabayı. O zaman Cumhuriyet Halk Partili kadınlar olarak biz görevimizi yapmış olacağız.
Ailenin temel direğinin kadın olduğunu aslında bütün erkekler kabul eder. İşin özü de budur zaten. Ailenin güvenliği de bir anlamda kadının elindedir. Ve devlet dediğimiz kurum acaba anayasanın öngördüğü bu temel kuralı ne ölçüde yerine getirdi veya getirmek istedi. Milyonlarca işsizimiz var. Belki sizlerin ailelerinde de çok sayıda işsiz var. Sizlerin ailelerinde olmasa bile komşularınızda vardır, akrabalarınızda vardır, yakınlarınızda vardır, dostlarınızda vardır işsiz, milyonlarca işsiz. Pazar artıklarından beslenen yüzbinler var. Artıkları toplayanların da ağırlıklı olarak kadın olduğunu hepimiz görüyoruz. Evde çocuğuna yemek yapmak için pazar artığını alıp evine götüren kadınlar var. Yüzbinlerce kadın var. Bir başka ülkeden söz etmiyoruz biz 21.yüzyılın Türkiye’sinden söz ediyoruz. Az önce söylediğim, burada okuduğum anayasanın öngördüğü temel kurala acaba o kadın pazar artıklarını toplarken ne ölçüde anayasaya uygun olarak hareket ediyor? Ne ölçüde hükümetler o kadının sorunlarını çözmek için bir şeyler yapabiliyorlardı?
Yine anayasa madde 49, “Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir.” Dikkat ediniz çalışma herkesin hakkı ve ödevidir diyor. Ben işsizsem benim çalışma hakkım var ve ben çalışmayı bir ödev olarak yerine getirmek zorundayım. Anayasanın gayet açık, net temel kuralıdır. Yüzbinlerce, milyonlarca işsizin olduğu yerde bu hakkı insanlar nasıl kullanacak ve bu ödevi nasıl yerine getirecek? Devam ediyor, devlet çalışanların hayat standardını yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır diyor. Alındı mı bu tedbirler, gereği yapıldı mı? Her bir kadın, her bir kadın yoldaşım için söylüyorum, muhatap olduğunuz kadın kardeşlerimize, bu olayı anlattığınız kadın kardeşlerimize inançla ve kararlılıkla anlatacaksınız, haklarını anlatacaksınız, özgüven içinde anlatacaksınız ve sorunların nasıl çözüleceğini de anlatacaksınız. 20 yıldır ülkeyi yöneten bir siyasal partinin ülkeyi hangi noktaya taşıdığını da anlatacaksınız. Anayasanın öngördüğü kurallardan nasıl sapıldığını anlatacaksınız. Anayasanın tek tek her bir bireye verdiği hakkın nasıl siyasal iktidar tarafından ellerinden alındığını anlatacaksınız.
Anayasa madde 60. Anayasadan üç madde okuyacağım size. İkisini okudum üçüncü madde. Sosyal güvenlik hakkı. Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Herkes bu coğrafyada nerede yaşarsa yaşasın, kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun hiçbir ayrım yapmıyor anayasa. Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir diyor. İyide herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir temel kural ama milyonlarımız var sosyal güvenliği yok. Demek ki anayasanın öngördüğü bu kuralı da yerine getirilmiş değil. Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar diyor. Hem gerekli tedbirleri alacak ve teşkilatı kuracak diyor.
Şimdi bugüne kadar kurulmayan, uygulamaya konmayan Aile Destekleri Sigortasını anlatacağım. Ama bu salt bir anlatım olmanın ötesinde soru ve cevap şeklinde olacak. Hafızalarınızda iyi kalsın diye. Size yönelecek olan bir soruya sağlıklı ve tutarlı yanıtlar veresiniz diye soru ve yanıt şeklinde olacak.
Soru bir: Aile Destekleri Sigortası nedir? Önce bunu anlatacaksınız. Bakın, 1952 yılında… Sosyal güvenlik sadece bizim sorunumuz değil bütün dünyanın ortak sorunudur ve bütün dünya sadece kendi ülkelerinde değil ülkelerin kurduğu uluslararası kuruluşlarda bu soruna çözüm üretmek istemiştir. Adı Uluslararası Çalışma Örgütü. Uluslararası Çalışma Örgütü 9 sigorta dalını bütün ülkelerin uygulamasını istemiştir. Emeklilik sigortası, yaşlılık sigortası, analık sigortası, hastalık yani sağlık sigortası, iş kazası ve meslek hastalığı sigortası, işsizlik sigortası, malullük sigortası, ölüm sigortası. Sekizini saydım, sekizi var Türkiye’de. 9. sigorta dalı Aile Destekleri Sigortası. Aile Destekleri Sigortası yok. Yani aile desteklenmiyor aslında. Anayasanın ve yasaların öngördüğü kural ihlal ediliyor burada, yerine getirilmiyor burada. Peki şunu sorabilirsiniz, ya Uluslararası Çalışma Örgütü bunu kabul etti ya Türkiye ne yaptı? 1971 tam 50 yıl önce 29 Temmuz 1971 yılında Türkiye Cumhuriyetinde TBMM 9 sigorta dalını hayata geçireceğine dair kanun çıkardı ve bu uluslararası sözleşmeyi onayladı. 1971. Hangi yıldayız? 2021 bitmek üzere. Bu sigorta dalı uygulanmıyor. Bir önce işsizlik sigortası yine rahmetli Ecevit’in Başbakanlığı döneminde çıktı. 8. sigorta dalı rahmetli Ecevit Başbakanken işsizlik sigortasını çıkardı. Aile Destekleri Sigortası 9 sigorta dalı bir arada olursa ne olacak, özelliği ne bunun? Bu Uluslararası Çalışma Örgütünün öngördüğü 102 sayılı sözleşmenin özelliği ne? Özelliği şu, kişinin doğumundan ölümüne kadar bütün yaşamını sosyal güvence altına almak demek. Bir daha ifade edeyim, çocuğun doğumundan ölümüne kadar bütün yaşamını sosyal güvence altına alır. Halkadan birisi yok şuanda. Bir halka olmadığı için büyük aile dramları yaşanıyor. O halkayı Allah’ın izniyle biz tamamlayacağız, beraber getireceğiz bunu, yapacağız biz bunu.
Soru iki: Aile Destekleri Sigortası kimleri kapsamaktadır? Rahatlıkla şöyle yanıt vereceksiniz. Aile Destekleri Sigortası asgari ücretin altında geliri olan veya hiç geliri olmayan bütün aileleri kapsayacaktır. Dolayısıyla Aile Destekleri Sigortası sosyal güvenlik anlamında bütün ailelerin güvencesi olacaktır.
Soru üç: Aile Destekleri Sigortası yoksul ailelere sadece asgari ücret tutarında mı destek verecek? Hayır. Her bir ailenin pozisyonu, durumu özel olarak incelenecek. Ailede engelli var mı, ailede yaşlı var mı, ailede okula giden kaç çocuk var ve bunlar hangi düzeyde eğitim alıyorlar ona göre gelirleri belirlenecek. Bazı ailelere asgari ücret güvencesi verilecek, bazı ailelere belki asgari ücretin iki, üç katı yardım yapılacak. Dolayısıyla asgari ücret tutarında yardım yapılacak değil, ailenin durumuna, pozisyonuna göre en az asgari ücret olmak üzere ailelere destek yapılacak, mali destek sağlanacak. Örneğin, ailede engelli çocuk var veya bir yaşlı var ve anne o yaşlıya bakmak zorunda. Aile Destekleri Sigortası o kadının yani engelli çocuğuna bakan kadının veya yaşlıya bakan kadının sosyal güvenliğini sağlayacak ve o kadının sosyal güvenlik primleri devlet tarafından ödenecek ve o kadın evde çocuğuna bakarken emeklilik hakkı da kazanacak. Bunları anlatacaksınız, gittiğiniz her yerde anlatacaksınız. Ailenin durumuna bakacaksınız, pozisyonuna bakacaksınız, ailenin ihtiyaçlarına bakacaksınız ve buna göre anlatacaksınız.
Soru dört: Devlet kamuya elaman alırken Aile Destekleri Sigortasından yararlanan ailelere pozitif ayrımcılık yapacak mı? Öyle ya efendim biz senin sosyal güvenliğini sağlıyoruz gayet güzel, asgari ücret veriyoruz gayet güzel, engelli var ayrıca veriyoruz, okula giden çocuklar ayrıca veriyoruz imkan sağlıyoruz ama ömür boyu bu insanlar devlete el avuç mu açacak? Aile Destekleri Sigortası yasası çıktığı zaman bu ailelerin çocuklarına, varsa ailede işsiz bunlara öncelik hakkı tanınacak. Önce bu ailelerin çocukları işe girecek. Fakir fukara ailelerin çocuklarına sahip çıkacağız. Bunu da gittiğiniz her yerde rahatlıkla anlatabilirsiniz. Temel hedefimiz şu, her ailede asgari bir sigortalı olacak. Sigortasız hiçbir aile olmayacak ana hedefimiz bu. Sürekli yardım almak değil çalışmak, alın teri dökmek, üretmek, kazanmak, eve huzur içinde dönmek ana hedefimiz bu. Ama bunu sağlayamıyorsanız devlet olarak, sosyal devlet olarak bunu yapamıyorsanız Aile Destekleri Sigortasından yardım yapmaya devam edeceksiniz.
Soru beş: Aile Destekleri Sigortasını hangi kurum uygulayacak? Yeni bir kurum kuracağız Aile Destekleri Sigortası. Aile Destekleri Sigortası Kurumu kurulacak yeni bir kurum kurulacak. Sadece ailelere bakacak. Bütün yardımları tek elde toplayacağız, israfı önleyeceğiz, uygulamadaki keyfiliğe tamamen son vereceğiz. İnsan onuruna yakışır bir şekilde Aile Destekleri Sigortasını hayata geçireceğiz. Yani kendini bilmez politikacıların, kendini bilmez insanların fakirleri sıraya dizip, onlara yardım yapıp televizyon kanallarını çekip kendi vicdanını rahatlatan uygulamalara son vereceğiz. İnancımızda da, felsefemizde de temel bir kural var sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Bir ailenin fakir olduğunu kimse bilmeyecek. Yardım, ailede kadının banka hesabına Sosyal Güvenlik Kurumu dediğimiz Aile Destekleri Sigortası Kurumu ailede kadının banka hesabı açılacak ve para oraya yatacak. Kadın işçi gibi, memur gibi, emekli gibi her ay gidecek aylığını çekecek oradan çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Dolayısıyla onun yoksul olduğunu, fakir olduğunu sosyal devletten başka kimse bilmeyecek. Yoksulluğun afişe edilmesini asla kabul etmeyiz. Her insanın bir onuru vardır. Eğer bir devlette bir yoksul varsa, fakir varsa sorumlusu o devleti yönetenlerdir. Kadında veya erkekte değildir. Devleti yönetenlerde sorumluluk vardır.
Soru altı: Ailenin mali durumunu ve sosyal statüsünü kim belirleyecek? Öyle ya ne dedik? Yoksul ailelere verilecek. Ailenin sosyal statüsünü kim belirleyecek, fakir olup olmadığını kim belirleyecek? Sosyal Güvenlik Kurumunun sosyal hizmet uzmanları ve sosyologlar belirleyecekler. Her bir aileyle temasa geçecekler, statüsünü belirleyecekler, evde engelli var mı, evde bakıma muhtaç yaşlı var mı, okula giden çocuklar var mı, çocuklar ilkokul mu, lise mi, üniversitemi nereye gidiyorlar bütün bunlar belirlenecek ve bunun üzerine Aile Destekleri Sigortası o aileye belli bir aylığı güvence altına alacak, kadının banka hesabına yatıracak ve kadın gidecek aylığını çekip ihtiyaçlarını karşılayacak. Aile Destekleri Sigortasına bağlı uzmanların her bir ailenin sorununa kilitlenmesi, sorununu çözmesi ve bunu raporlaması sosyal güvenliğe Aile Destekleri Sigorta Kurumuna düzenli aralıklarla raporlaması gerekiyor. Belki yeni bir çocuk oldu, yatırılacak aylık fazla olacak. Veya bir kişi evlendi, başka bir yere gitti o zamanda pozisyon süratle düzeltilecek. Sosyal güvenlik uzmanları ve sosyologlar her bir aileyle temasa geçecekler, raporlayacaklar, varsa sorunları alacaklar, sorunları çözmek için ellerinden gelen bütün çabayı gösterecekler.
Soru yedi: Aile Destekleri Sigortası çıktığında engelli, evde bakım ve yaşlılık maaşı alanların aylıkları kesilecek mi? Öyle ya bugün yardım alanlar var. Hiçbir aylık kesilmeyecek tam tersine iyileştirilecek. Ne diyorlardı yerel seçimlerde? Sakın ha CHP’ye oy vermeyin, oy verirseniz yardımlarınız kesilir, oy verirseniz bilmem şöyle olur, oy verirseniz böyle olur. Hiçbir şey olmadı. Tam tersine onların yaptığı sosyal yardımlardan iki kat, üç kat daha fazla sosyal yardım yaptık ve kimsenin de haberi olmadı. Hatırlıyorsunuz değil mi Ekrem Başkan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayıyken bütün yoksul ailelerin çocuklarına süt dağıtacağım dedi ve dağıttı ve dağıtıyor da. Ama devleti yöneten ne dedi? Hani siz süt vaadinde bulunmuştunuz niye dağıtmıyorsunuz? Oysa aylardır dağıtılıyordu ama onların yaptığı gibi yapmadık. Fakir çocukları dizip ellerine birer süt poşeti vermedik. İnsan onurunun ne olduğunu biz çok iyi biliriz.
Soru sekiz: Aile Destekleri Sigortası kapsamındaki ailelerin çocuklarının eğitim harcamaları karşılanacak mı? Evet. Çocuğun bütün eğitim harcamaları karşılanacak. Çocuk kreşe gittiği andan itibaren kreşe aile ücret ödemeden çocuğunu rahatlıkla kreşe bırakabilecek. İlkokul, ortaokul, lise veya üniversite burs verilecek çocuklara. Yurtta kalacaksa yurt verilecek ve ücretsiz olacak bu yurtlar. Bütün bunları yapacağız. Ne demektir bu? Eğitimde fırsat eşitliği demektir. Zenginin çocuğuyla fakirin çocuğu aynı fırsatlardan yararlanabilmeli. Bunu da devlet sağlayacak, yani biz sağlayacağız yani Cumhuriyet Halk Partisi sağlayacak. Biz bunu yapacağız. Gittiğiniz her yerde şunu mutlaka ifade edin. Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece biz asla uyumayacağız.
Soru dokuz: Mevsimlik işçilerin barınmaları ve çocuklarının eğitimi nasıl olacak? Çoğumuzun aklına bile gelmez, binlerce mevsimlik işçi var. Bunlar Anadolu’ya bazen fındık toplamaya, bazen fıstık toplamaya, bazen zeytin toplamaya, bazen pamuk toplamaya, bazen soğan, bazen patates toplamaya giderler. Aile boyu giderler, çocuklarıyla beraber giderler. Çünkü çocuklarını koyacakları yer yok, bırakacakları, güvenecekleri bir yer yok. Devleti yönetenler şunu düşündü mü acaba? Yıllar yılı bu aileler gidiyorlar ya bunlar nerede kalıyor arkadaş? Bunların tuvaleti var mı, bunlar banyo yapabiliyorlar mı, bunlar insan değil mi sen böyle bakıyor musun bunlara? İnsani koşulların tamamını hayata geçireceğiz. Bunlar insani koşullarda görevlerini yapacaklar. Çocuklarını eğitimle buluşturacağız, öğretmenlerle buluşturacağız bunların çocuklarını. Karavanlar olacak, bunlar geldiklerinde karavanlarda kalacaklar, yemeklerini yiyecekler, banyolarını yapacaklar, tuvalet ihtiyaçlarını giderecekler, çocukları için öğretmen olacak ve öğretmen çocuklarına eğitim verecek. Ve hiçbir çocuk eğitimsiz kalmayacak. Bunların tamamını yapacağız. En çok da Şanlıurfa’dan gidiyor bu aileler. Şanlıurfa’nın kadın kollarına büyük görevler düşüyor. Her bir aileye bunu anlatmak zorundasınız. Bunların tamamını yapacağız.
Soru on: Yoksul olup tek başına yaşayan kişide Aile Destekleri Sigortasından yararlanacak mı? Evet. Hiç kimse aç ve açıkta kalmayacak. Bir kişiyse o bir kişi, beş kişiyse beş kişi, üç kişiyse üç kişi. Ve dolayısıyla herkesin gelir güvencesi olacak. Bunu bazı iktisatçılar temel vatandaşlık geliri diyorlar. Adına ne denirse densin bizim hedefimiz bu topraklarda hiç kimsenin gelirsiz, hiç kimsenin aç ve açıkta kalmamasıdır. Bunu yapmak istiyoruz ve dolayısıyla her birinizin bu yönde güçlü bir anlatıma sahip olması lazım. Her birinizin gidip bu konuyu inanarak, güvenerek anlatmanız gerekiyor.
Soru onbir: Aile Destekleri Sigortası kapsamında yeni başlangıçlar fonu nedir? Önce şunu ifade edeyim, Aile Destekleri Sigortası aileyi güvence altına alan bir sigorta dalıdır. Aile Destekleri Sigortası aileye temel alan bir sigorta dalıdır. Aile Destekleri Sigortası her aileye asgari gelir güvencesi veren bir sigorta dalıdır. Aile Destekleri Sigortasının temel hedefi ailedeki mutluluğu devam ettirmektir, huzuru devam ettirmektir, mutfağındaki bereketi devam ettirmek demektir. Aile Destekleri Sigortasının özü budur. Ama diyelim ki geçinemediler, anlaşamadılar, kadın iki çocuğuyla babasının evine gitti orada da rahat etmiyor. Aile Destekleri Sigortası o kadına ev bulacak, eşyalarını alacak, evlatlarıyla huzur içinde yaşamasını sağlayacak. Kimseye muhtaç ettirmeyeceğiz kimseye. Dolayısıyla ev kirasının ödenmesi, eşyalarının döşenmesi, çocuklarına bakılması, çocuklarının huzur içinde okula gitmesi tümü Aile Destekleri Sigortasının güvencesi içinde olacak. Buna yeni başlangıçlar fonu diyoruz. Yeni bir hayata başlıyor. Ama yeni bir hayata başlarken umutsuzlukla değil, çaresizlikle değil sokağa atılmış algısıyla değil sosyal devletin sahip çıktığı, sadece kadına değil evlatlarına da sahip çıktığı bir uygulamayı başlatacağız.
Soru oniki: 1971 yılında uygulaması taahhüt edilen Aile Destekleri Sigortası bugüne kadar niçin uygulanmadı, neden kanunu çıkmadı? Öyle ya anlattığım şeylerin hepsi çok güzel neden bugüne kadar bu yasa çıkmadı, neden uygulanmadı? Çünkü devleti yönetenler yoksulluğu bitirmek değil, yoksulluğu yönetmek istediler. Ben sana ekmek vereyim sen bana oy ver. Ben sana patates vereyim sen bana oy ver. Ben sana makarna vereyim sen bana oy ver. Biz yani Cumhuriyet Halk Partisi, yani sosyal devleti savunan, yani sosyal demokrat olan bir partinin Genel Başkanı olarak ifade edeyim. Biz yoksullara yardım yaparken onun kimliğine bakmayacağız, inancına bakmayacağız, yaşam tarzına bakmayacağız, o insanın sorunu var o sorunu çözmeye talibiz biz ve çözeceğiz. İnançla çözeceğiz, kararlılıkla çözeceğiz bu sorunu. Biz yoksulluğu idare etmek için değil, bu topraklarda, bu bereketli topraklarda yoksulluğu tarihe gömmek için iktidar olmak istiyoruz. Ve bunu yapacağız.
Soru onüç: Aile Destekleri Sigortası kapsamındaki aileler sigorta primi ödeyecek mi? Bu da gelecek adı sigorta ya bizden prim isteyecek. Hayır efendim. Zaten aile gelire muhtaç. Tam tersine bu ailelerden hiçbir harcama ya da herhangi bir prim alınmayacak tam tersine ailelerin ihtiyacına göre, ailenin pozisyonuna göre, kaç çocuk var, yaşlı var, engelli var durum nedir, çalışan var mı yok mu bütün bunlar raporlanacak ve aileye belli bir destek verilecek. Bankadan gidip para çekilecek ve ailenin sosyal güvencesi olacak. Dolayısıyla harcamaların tamamı devletin bütçesinden sağlanacak. Bu konuda herkesin emin olmasını isterim.
Bir şey daha anlatıyım bunu da anlatın. Şimdi sanırız ki, bu ülkenin fakirleri vergi vermiyor. Hayır efendim onlarda vergi veriyor. Ekmek alırken her birisi vergi verir. Çocuğunuza sakız alırken vergi ödersiniz. Su aksın diye musluğu çevirdiğinizde dört çeşit vergi ödersiniz. Elektrik düğmesine bastığınızda beş çeşit vergi ödersiniz. Mutfak tüpü alırsınız vergi ödersiniz, otobüse, dolmuşa binersiniz vergi ödersiniz yani fakirdir vergi ödemiyor değil bir tek nefes aldığımız bu hava vergisiz onun dışında her şeyin vergisi var. Demek ki fakirde vergi veriyor. O zaman birde bunların desteklenmesi lazım kiminle? Topladığımız vergilerle desteklenmesi lazım. Yani gelirin bütçeden karşılanması lazım, harcamaların bütçeden karşılanması lazım.
Soru ondört: Aile Destekleri Sigortası harcamalarını karşılayacak kaynak var mı? Şimdi bu soru size gelecek. Ya güzel anlattınız, her şey çok güzel, çocuklarımızın ihtiyacı karşılanıyor, evlatlarımızın yurdu, sütü karşılanıyor, bunu yapacak para var mı devlette para var mı? Şunu söyleyeyim, beşli çeteye gelince para var, fakir fukaraya gelince para yok. Biz sosyal devleti savunuyoruz. Sosyal devlet fakirin fukaranın yanında olan devlet demektir. Bütün dünyadaki tanımı da budur. Biz sosyal demokratız. Fakirden fukaradan yanayız. Gelirlerin eşit dağıtılmasından yanayız, huzurdan yanayız, bereketten yanayız, üretimden yanayız. Dolayısıyla eğer toplumda bir aileye yardım yapılacaksa yardıma muhtaç olan aileye devletin yardım yapması zaten onun görevidir. Anayasada Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik laik sosyal hukuk devletidir der. Sosyal hukuk devletiyse fakire, fukaraya yardım edeceksin kardeşim bunun ortası yok bunu yapacağız. Kaynakların kullanımı siyasi tercihtir bunu böyle anlatacaksınız. Bütçedeki kaynakların kullanımı bir siyasi tercihtir. Tercihi beşli çeteden yana kullanıyorlar, biz tercihi halktan yana kullanacağız. Bunu yapacağız, hedefimiz bu.
Efendim CHP gelirse sosyal yardımlar kesilir. Hiç bütün belediye başkanlarımızı örnek gösterebilirsiniz. Geçmişte onların yaptıkları sosyal yardımlardan çok daha fazlasını yaptık ve daha iyi koşullarda yaptık. Kişinin onurunu zedelemeden yaptık, kişinin yoksulluğunu afişe etmeden yaptık.
Soru onbeş: Vatandaş yoksulluğunun giderilmesini devletten isteyebilir. Önemli bir sorun. Bu devlette vatandaşım, yoksulum, işsizim ben devletten bunu isteyebilir miyim benim yoksulluğumu gider diye bir talepte bulunabilir miyim? Sözlerimin başında anayasadan söz ettim. Türkiye Cumhuriyeti devletinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu söyledim. Çalışmak herkesin hakkı ve görevidir dedim. Vatandaşın teba olarak kabul edildiği bir yönetimde vatandaş bu hakkı talep edemez teba olarak. Ama vatandaşın vatandaşlık hukuku içinde eğer yoksulsa, fakirse benim yoksulluğumu gider deme hakkı vardır. Bu hakkı unutmayın. Anayasa ve yasalar bu hakkı bütün vatandaşlarımıza vermiş durumda. Bunu da anlatın. Fakirlere yardım devletin lütfu değildir, iktidarın lütfu değildir. Sizin hakkınızdır. Lütuftan çıkarıp hak olarak gördüğümüz zaman tablo çok değişir. Yapılan her yardım, hakkıyla yapılan, hukuk içinde yapılan her yardım yardımı alan kişinin hakkıdır zaten. Çünkü devlet ona iş bulmak zorunda. Anayasa diyor iş bulacaksın. İş bulamıyorsan ölüme terk edemezsin, açlığa terk edemezsin, yoksulluğa terk edemezsin çünkü anayasa sosyal devletten söz ediyor. Böyle yapacağız.
Efendim cumhuriyeti kuranlar gerçekten büyük insanlar. Cumhuriyeti kuranlar savaş meydanlarından geldiler. 1921 yılında yani cumhuriyeti kurmadan önce Çocuk Esirgeme Kurumunu kurdular. Binlerce evladımız babasızdı, şehit çocuklarıydı bunlar. Ve Gazi Mustafa Kemal cumhuriyeti kurarken “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” demiştir. Aynı felsefeyi anlatacağız. Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir. Bu topraklarda hiç kimse kendisini sahipsiz hissetmesin. Ana hedefimiz budur. Bunu yaparken yani insanımızı sahiplenirken onun inancına bakmayacağız, Allah’la kulun arasına girmeyeceğiz böyle bir yetkimiz yok. Onun kimliğine bakmayacağız, onun kimliği onun şerefidir. Onun yaşam tarzına bakmayacağız. O cumhuriyetin koruması altında olacak, sosyal devletin koruması altında olacak ve hiç kimse kendisini bu topraklarda sahipsiz hissetmeyecek. Biz bu politikayı yeni yapmıyoruz. Emekliye iki maaşı direne direne bütün miting meydanlarında seslendire seslendire hayata geçirdik. Taşeron işçiler, taşeron işçileri başta Erzurum’dan başlamak üzere örgütledik ve onlara da haklarını büyük ölçüde teslim ettik. 3600 ek gösterge yapacağız, yaptıracağız. Öğretmenler için meslek kanunu yapacağız, yaptıracağız. Sosyal devletin gerekleri neyse tamamını yapacağız.
Şimdi sizlere son sözlerim. Her birinizin tarihi sorumluluğu var. Sıradan değil, her birinizin tarihi sorumluluğu var. Her bir yoksul aileyle ilgilenmek zorundasınız. Her eve girmek zorundasınız. Her evde aile bireyleriyle konuşmak zorundasınız ve onlara umudu aşılamak zorundasınız. Sıkıntıları varsa az kaldı diyeceksiniz, sabredin biraz diyeceksiniz. Bu sorunlarınızı temelden çözeceğiz diyeceksiniz. Kimseye el avuç açtırmayacağız diyeceksiniz. İnançla ve kararlılıkla bunları dillendireceksiniz. Evdeki dramları biliriz. Sarayda oturanlar bilmeyebilirler ama Cumhuriyet Halk Partisi kadın kollarının üyeleri bunu bilmek zorundadır. Her bir aileyle ilişki kurarken, temas ederken inançla ve kararlılıkla bunları anlatmak zorundadır. Çok zor günlerden geçtiğimizi biliyorum. Önümüzdeki süreç içinde bir gıda krizinin çıkacağını da çok iyi biliyorum. Yönetemediklerini de çok iyi biliyorum. Ekmeğe yapılan zam, fakir fukaranın tükettiği ekmeğe yapılan zam bile Türkiye’nin nasıl yönetildiğini gösteriyor. Aslında Türkiye yönetilmiyor Türkiye savruluyor. Kimin ne yaptığı belli değil.
Bugünlerde asgari ücret belirlenecek. Adı asgari ücret yani en düşük ücret. Yani bir ailenin geçinmesi için en düşük ücret bu. Bakınız, bu yılın başında yani 2021’in Ocak ayında asgari ücret net 2 bin 825 liraydı. O günkü dolar kuru 384 dolar. Diyorlar ya Türkiye şaha kalktı, Türkiye şöyle büyüdü, Türkiye böyle büyüdü, Türkiye şunu yaptı, Türkiye bunu yaptı, herkesin durumu çok iyi. Yeni asgari ücreti belirleyeceklerse 384 doların karşılığı olan Türk lirasını versinler. Büyümede onların olsun, alıp büyümeyi saraylarına götürsünler, alıp büyümeyi yandaşlarına dağıtsınlar. 384 doların karşılığını versinler. Yani yılbaşındaki hakkını yılsonunda da teslim etsinler. Eğer bunu yaparlarsa biz de diyeceğiz ki tamam kardeşim ne yapalım madem bu kadar kritik bir tablodan geçiyor, süreçten geçiyoruz, madem herkes büyük sıkıntılar yaşıyor, işçilerde sıkıntı yaşayacaklar kalkınmadan pay almasınlar bunlar, büyümeden pay almasınlar. Efendim yüzde 6 büyümüşüz, 10 büyümüşüz, 15 büyümüşüz. Kimlerin büyüdüğünü gayet iyi biliyoruz. Ama bu hakkın teslim edilmesi lazım.
Ve her biriniz her eve güven içinde gireceksiniz, umut vereceksiniz, çözeceğiz diyeceksiniz. Her sorunu çözeceğiz diyeceksiniz. Biz bilgimizle, birikimimizle, tecrübemizle, inancımızla bütün bu sorunları çözeceğiz diyeceksiniz. O zaman göreceksiniz umudun nasıl büyüdüğünü göreceksiniz. O zaman göreceksiniz evlerdeki huzurun ne olduğunu göreceksiniz. O zaman göreceksiniz boşanmaların ne kadar düştüğünü göreceksiniz. O zaman göreceksiniz çocukların nasıl anne ve babalarıyla beraber aynı evde, aynı yerde huzur içinde yaşadıklarını göreceksiniz. Huzurun dibine dinamit koydular. Bunları değiştireceğiz. Beraber değiştireceğiz, birlikte değiştireceğiz. Sizler bizim köklü, önemli yol arkadaşlarımızsınız. Evlere girme hakkınız var. Bakın şunu yapın, evde kız çocuğu ayakkabısı yok değil mi güzel bir ayakkabısı yok. Soracaksınız hangi renk ayakkabı istiyor, hangi model ayakkabı istiyor. Söz veriyorum o ayakkabıyı vereceğim, göndereceğim size götüreceksiniz o kız o ayakkabıyı giyecek.
Her bir kadın kardeşimiz umudun elçisi olacak, barışın elçisi olacak, güzelliğin elçisi olacak her bir kadın kardeşimiz. Ve her bir kadın kardeşimizle beraber yol arkadaşı olarak yolumuza devam edeceğiz. Yolumuz aydınlık olsun. Hiç endişe etmeyin geliyor gelmekte olan!