CHP İstanbul’da Seçim

SİYASİ PARTİLER 09.02.2020 - 18:58, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:30 2075+ kez okundu.
 

CHP İstanbul’da Seçim

CHP İstanbul’da Seçim CHP İstanbul İl Başkanlığı 37. Olağan İl Kongresi başladı. Haliç Kongre Merkezi'nde yapılan kongrede mevcut İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu tek aday olarak seçime girerken 677 delege seçimde oy kullanacak. Delegeler, sabah erken saatlerden itibaren katılım göstermeye başlarken, CHP İstanbul İl Başkanlığı, kongrenin sloganı "İstanbul'dan Türkiye'ye Tek Yön İktidar" olarak belirledi. CHP'nin eski genel başkanlarından Altan Öymen'in Divan Başkanlığını üstleneceği kongrede, CHP İstanbul İl Başkanı, yönetim kurulu, disiplin kurulu ve kurultay delegeleri belirlenecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir konuşma yapacağı kongreye, milletvekilleri, ilçe başkanları ve belediye başkanları da katılıyor. Öymen: Demokrasiyi yeniden kurma zamanı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu ile birlikte salona giriş yaparken Divan Başkanı Öymen bir açılış konuşması gerçekleştirdi. Öymen, "CHP Türkiye'nin en büyük partisidir. Cumhuriyeti kuran, demokrasiyi getiren partidir. CHP, Türkiye'nin ekonomisi ve dış politikasını idare eden partidir. Demokrasiyi yeniden kurma zamanıdır. Bu şekilde idare edilen başka demokratik bir ülke yoktur. İBB seçiminin kazanılması büyük bir adımdır, demokrasinin yürüyüşünün başlangıcıdır. Bu inanışla hepinizi tekrar saygı ve sevgiyle selamlıyorum" dedi. Kılıçdaroğlu: Demokrasimiz ağır yaralar aldı Öymen'in ardından Kemal Kılıçdaroğlu söz aldı. "Bu ülkeye huzur ve kardeşliği getireceğiz, kimsenin kuşkusu olmasın. Yeni bir siyaset anlayışını getiriyoruz. Dünyaya bakışımız, insana bakışımız farklıdır; sevgi, barış, kardeşlik üzerinedir. Bu yoldan yürüyeceğiz" diye konuşan Kılıçdaroğu konuşmasını şöyle sürdürdü. "İşgal altındaki bir ülkede, yüzyıl önce, bir grup insan yola çıktı. Biz burada aynı heyecanı yaşamak ve yaşatmak zorundayız. Yüzyıl önceki koşullar çok daha zordu, bugünkü koşulların da zor olduğunu biliyorum ama önemli olan zorluğu aşmaktır. "Demokrasinin ağır yaralar aldığını görüyoruz. Bizlere düşen bir görev var. Bireysel beklentilerin tamamen ötesine çıkmak zorundayız. Her birimize düşen fedakârlık vardır. Özveriyle yola çıktık. Başarıyı özveriyle yakalayacağız. Hiç kimse unutmasın yüzyıl önce yolumuz nasıl Mustafa Kemal'in arkadaşlarıysa bundan sonra da öyledir. Yüzyıl sonra bize yakışan cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak. Önümüzdeki süreç iktidar." "5 temel sorun" Türkiye'nin beş temel sorunu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu bu sorunları şöyle sıraladı: Demokrasi. Bugün en temel sorun demokrasi. Eğitim. Bir kuşağı yok ettiğimizin kaç kişi farkında acaba? Her bakana göre eğitim sisteminin değiştiğinin kaç kişi farkında. Eğitimin çıta atlattığını kaç kişi biliyor. Hiçbir anne ve baba okula gönderdiği çocuğunun eğitiminden memnun değilse bunu dillendirmeliyiz. Dış politika. Barış üzerine inşa edilen dış politika bireysel kine dönüştü. Barışı değil savaşı önceleyen bir dış politika. Bunun sonuçlarını 82 milyon yaşıyoruz. Suriye'den bir milyon kişi daha gelecek. Asıl sorunu o zaman yaşayacağız. Böyle bir dış politika hiçbir zaman olmadı. Dış politikanın çok daha rahat anlatabileceğiz. Toplumsal barış. Hiç kimsenin ötekileştirilsin istemiyoruz. Yaşam tarzına hepimizin saygı duyması lazım. Ekonomi. Fazla bir şey anlatmak istemiyorum. Daha iki gün önce Hatay'da Valilik binasının önünde kendisini 'Çocuklarım aç' diyerek yakan vatandaşı gördük. Çaresizliği kendisini yakarak soruna dikkat çekmek isteyen birine hiç kimse kayıtsız kalamaz. İktidar kanadında ucuz siyaset manevrası olarak görenlere üzülüyorum. Nasıl oldu da vicdanlarımız bu kadar köreldi. Nasıl insanlığımızı unuttuk? Bu acıyı çözecek olan bizleriz. Hangi görüşten olursa olsun onun sorunlarını çözeceğiz. Sadece Hatay'da kendisini yakmadı vatandaş, Meclis'in önünde de kendisini yaktı vatandaş. Onlarca kişi var sesini duyurmaya çalışan. Asıl soru şu; bütün bu sorunları nasıl çözeceğiz. Sorunlar iç içe geçip etki yaratır." "4 ayaklı strateji" Bu sorunları dört ayaklı bir stratejiyle aşacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: "Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz. Bu konuda kararlıyız. Kanada'da, AB'de, Güney Kore'de, Japonya'da ne varsa getireceğiz. Üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılacak. Her türlü düşüncenin özgürce tartışmak zorundayız. Büyümek, gelişmek istiyorsanız demokrasinizi geliştireceksiniz. Demokratik parlamenter sistemi yeniden inşa edeceğiz. Darbe hukukundan arınmış bir sistemden bahsediyorum. "Üreten Türkiye. Türkiye fabrikada, tarlada, üniversitelerde, her alanda üretim yapmalıyız. Üretimi her alanda yapmak zorundayız. Üreticinin önündeki bütün engelleri kaldırmak zorundayız. Ürettiği zaman alınterinin değerini bilecektir, saygınlık kazanacaktır. Biz dışarıdan mercimek ithal ediyorsak hepimizin oturup düşünmesi lazım. Ne gerekçeyle ithal ediyoruz? Bu iradeyi inşallah beraber inşa edeceğiz. "Liyakat sisteminin egemen kılınması gerekiyor. Devlet ayrıdır, siyasi kurum ayrıdır. Siyasi partilerle devletin yapılanması arasında çok farklıdır. Bakan olmanız için iyi hâl kâğıdı ve ilkokul diploması. Devleti ayakta tutan liyakattır. Yoksa devlet içten içe çökmeye başlar. Biz neden adalet, hak, hukuk diyoruz, temel neden bu. Türkiye'nin temel sorunlarını belirleyen ve çözüm üreten tek parti CHP. Lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini biliyoruz. Önümüzdeki süreç sadece bizim için değil Türkiye için önemlidir. Kimse yarın sabah ne olacağını bilmiyor. Geleceğe yönelik doğru dürüst bir hesap milletin önüne konulmuş değil. Bütün bunları yeniden değerlendirmek zorundayız. "Bize oy versin vermesin, herkese ulaşmak zorundayız. Millet İttifakı aslında demokrasi ittifakıdır. Toplum ikiye bölünmüş durumda. Demokrasiden yana olanların ortak davranması gerekiyor. Demokrasi hepimiz için lazım. Dış politikada cumhuriyetin kuruluşunda öngörülen bakış egemen olmalı. Hiçbir egemen güç ateşi elleriyle tutmak istemez, maşa tutarlar. 'Suriye'ye gir' derler. Aklı olan, dünyayı iyi okuyan, geleceği iyi okuyan birisi zaten egemen güçlerin taşeronluğunu yapmaz. Hepimize düşen görevler var. Eleştirmekten korkan insanlar var. Bir fedakârlık gerekiyorsa o ilk CHP'lilere düşer. Adalet Yürüyüşü'nü her kesimden karşılığını aldık. Hedef cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak." İmamoğlu: Herkes iyi bilsin ki ne kimseden korkarız ne de mücadeleden vazgeçeriz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, " Herkesi saygın kabul etmeyen yöneticilerin devri bitmiştir. Türkiye değişiyor. 2017 Haziran'ın da Türkiye'nin değişimi başlamıştır. Adalet arayışını dalgalar halinde dünyaya duyurduğu için genel başkanımıza teşekkür ediyorum. 31 Mart seçimleri kentte de adalet arayışının bir ifadesidir. İstanbul'da güçlü görünenler ne yaparsa yapsınlar adalet istediklerini söylediler. İnşallah bu ülkede böyle bir dönem yaşanmayacak. 23 Haziran'ın da adalet arayışı arayanların başarısıdır. Bu sürecin kodlarını hep beraber doğru okumalıyız. Bu süreçte bize verilen görevi hep birlikte iyi idrak etmeliyiz." ifadesini kullandı. İmamoğlu konuşmasında şunları kaydetti: "Bu süreçten kendi adıma çıkardığım bazı dersler var. Siyaset insanları doğaldan kucaklamadan yapılabilecek bir iş değil. Toplumsal kutuplaşmadan uzak durmalıyız. Kalpten kucaklamak hepimizin DNA'sında olmak zorunda. Milletimizin çıkarları için siyaset yapmalıyız. 16 milyon insana eşit hizmet etmekten vazgeçmeyeceğiz. Daha fazla emek ve enerji ortaya koyan bir parti olmalıyız. Siyasette çalışmak demek sokakta çalışmak demektir. Milleti anlamadan milletin derdine devam bulmak mümkün değildir. Genel merkezimizin haritası hepimizin yol haritasıdır. Bu ülkeyi demokrasi, laiklik gibi cumhuriyetin temel değerlerinde buluşturmak zorundayız. Bizler ilkeli ve ahlaklı siyasetle vatandaşlarımızın kalplerini kazanmak zorundayız. Bu milletin bu şehirde ya da ülkemizde her renkten, her kökenden insanımızın yeniden mutlu bir şekilde yaşayacağı Türkiye rüyasını hayal etmekten, mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. 83 milyonun birliği ve refahı için çalışıyoruz. Mesele hak, hukuk, adalet ve özgürlük olunca herkes iyi bilsin ki ne kimseden korkarız ne de mücadeleden vazgeçeriz. Bu ülkeyi bir süredir yönetenlerin kibre büründüğünü, her şeye karar vermeye çalıştığını hep birlikte görüyoruz. Mızrak çuvala sığmıyor artık. Çok büyük bir fark yaratacağız, gönüllere gireceğiz. Bizim için siyaset rakip partilere karşı yapılan bir şey olmadığını bilmeliyiz. Her şeyden ve herkesten çok vatandaşa odaklanmalıyız. Vatandaş kendisine saygı duyulsun, sorunlara çözüm ve anlamlı bir hedef görsün istiyor. Yine onların fikrine başvurarak yol yürümenin peşindeyiz. Yaptıklarımızla, yönetim tarzımızla, partinin has bir evladı olarak CHP’yi mutlu edecek, belediyecilikte en güzel örnekleri ortaya koyacağımıza söz veriyorum. Çok büyük zorlu işler başardığımızı biliyorum. Birlikte başaracağımız çok önemli işlerimiz var. Başlarken yolumuzun uzun olduğunu söylemiştik. Gençliğimiz var hâlâ. Bu şehrin, bu ülkenin geleceği parlak. Kardeşçe ve özgürce yaşama azmini görüyoruz. Asla vazgeçmeyeceğiz. Hepimiz kendimize daha fala güvenmeliyiz. Daha fazla sırt sırta vermeliyiz. İstanbul'daki değişimi Türkiye'ye taşımak istiyorsak inanmalıyız. Tarihi 2019 yılını, Canan Kaftancıoğlu'na, bir önceki il yönetimimize, ilçe, kadın yönetimlerine teşekkür ediyorum. Hepinizden ben daha çok koşacağım. İyi biliyorum ki çok değerli bir İstanbul koşusu yapacağımızı biliyorum. "    

CHP İstanbul’da Seçim

CHP İstanbul İl Başkanlığı 37. Olağan İl Kongresi başladı. Haliç Kongre Merkezi'nde yapılan kongrede mevcut İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu tek aday olarak seçime girerken 677 delege seçimde oy kullanacak.

Delegeler, sabah erken saatlerden itibaren katılım göstermeye başlarken, CHP İstanbul İl Başkanlığı, kongrenin sloganı "İstanbul'dan Türkiye'ye Tek Yön İktidar" olarak belirledi.

CHP'nin eski genel başkanlarından Altan Öymen'in Divan Başkanlığını üstleneceği kongrede, CHP İstanbul İl Başkanı, yönetim kurulu, disiplin kurulu ve kurultay delegeleri belirlenecek.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir konuşma yapacağı kongreye, milletvekilleri, ilçe başkanları ve belediye başkanları da katılıyor.

Öymen: Demokrasiyi yeniden kurma zamanı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu ile birlikte salona giriş yaparken Divan Başkanı Öymen bir açılış konuşması gerçekleştirdi.

Öymen, "CHP Türkiye'nin en büyük partisidir. Cumhuriyeti kuran, demokrasiyi getiren partidir. CHP, Türkiye'nin ekonomisi ve dış politikasını idare eden partidir. Demokrasiyi yeniden kurma zamanıdır. Bu şekilde idare edilen başka demokratik bir ülke yoktur. İBB seçiminin kazanılması büyük bir adımdır, demokrasinin yürüyüşünün başlangıcıdır. Bu inanışla hepinizi tekrar saygı ve sevgiyle selamlıyorum" dedi.

Kılıçdaroğlu: Demokrasimiz ağır yaralar aldı

Öymen'in ardından Kemal Kılıçdaroğlu söz aldı. "Bu ülkeye huzur ve kardeşliği getireceğiz, kimsenin kuşkusu olmasın. Yeni bir siyaset anlayışını getiriyoruz. Dünyaya bakışımız, insana bakışımız farklıdır; sevgi, barış, kardeşlik üzerinedir. Bu yoldan yürüyeceğiz" diye konuşan Kılıçdaroğu konuşmasını şöyle sürdürdü.

"İşgal altındaki bir ülkede, yüzyıl önce, bir grup insan yola çıktı. Biz burada aynı heyecanı yaşamak ve yaşatmak zorundayız. Yüzyıl önceki koşullar çok daha zordu, bugünkü koşulların da zor olduğunu biliyorum ama önemli olan zorluğu aşmaktır.

"Demokrasinin ağır yaralar aldığını görüyoruz. Bizlere düşen bir görev var. Bireysel beklentilerin tamamen ötesine çıkmak zorundayız. Her birimize düşen fedakârlık vardır. Özveriyle yola çıktık. Başarıyı özveriyle yakalayacağız. Hiç kimse unutmasın yüzyıl önce yolumuz nasıl Mustafa Kemal'in arkadaşlarıysa bundan sonra da öyledir. Yüzyıl sonra bize yakışan cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak. Önümüzdeki süreç iktidar."

"5 temel sorun"

Türkiye'nin beş temel sorunu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu bu sorunları şöyle sıraladı:

  1. Demokrasi. Bugün en temel sorun demokrasi.
  2. Eğitim. Bir kuşağı yok ettiğimizin kaç kişi farkında acaba? Her bakana göre eğitim sisteminin değiştiğinin kaç kişi farkında. Eğitimin çıta atlattığını kaç kişi biliyor. Hiçbir anne ve baba okula gönderdiği çocuğunun eğitiminden memnun değilse bunu dillendirmeliyiz.
  3. Dış politika. Barış üzerine inşa edilen dış politika bireysel kine dönüştü. Barışı değil savaşı önceleyen bir dış politika. Bunun sonuçlarını 82 milyon yaşıyoruz. Suriye'den bir milyon kişi daha gelecek. Asıl sorunu o zaman yaşayacağız. Böyle bir dış politika hiçbir zaman olmadı. Dış politikanın çok daha rahat anlatabileceğiz.
  4. Toplumsal barış. Hiç kimsenin ötekileştirilsin istemiyoruz. Yaşam tarzına hepimizin saygı duyması lazım.
  5. Ekonomi. Fazla bir şey anlatmak istemiyorum. Daha iki gün önce Hatay'da Valilik binasının önünde kendisini 'Çocuklarım aç' diyerek yakan vatandaşı gördük. Çaresizliği kendisini yakarak soruna dikkat çekmek isteyen birine hiç kimse kayıtsız kalamaz. İktidar kanadında ucuz siyaset manevrası olarak görenlere üzülüyorum. Nasıl oldu da vicdanlarımız bu kadar köreldi. Nasıl insanlığımızı unuttuk? Bu acıyı çözecek olan bizleriz. Hangi görüşten olursa olsun onun sorunlarını çözeceğiz. Sadece Hatay'da kendisini yakmadı vatandaş, Meclis'in önünde de kendisini yaktı vatandaş. Onlarca kişi var sesini duyurmaya çalışan. Asıl soru şu; bütün bu sorunları nasıl çözeceğiz. Sorunlar iç içe geçip etki yaratır."

"4 ayaklı strateji"

Bu sorunları dört ayaklı bir stratejiyle aşacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz. Bu konuda kararlıyız. Kanada'da, AB'de, Güney Kore'de, Japonya'da ne varsa getireceğiz. Üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılacak. Her türlü düşüncenin özgürce tartışmak zorundayız. Büyümek, gelişmek istiyorsanız demokrasinizi geliştireceksiniz. Demokratik parlamenter sistemi yeniden inşa edeceğiz. Darbe hukukundan arınmış bir sistemden bahsediyorum.

"Üreten Türkiye. Türkiye fabrikada, tarlada, üniversitelerde, her alanda üretim yapmalıyız. Üretimi her alanda yapmak zorundayız. Üreticinin önündeki bütün engelleri kaldırmak zorundayız. Ürettiği zaman alınterinin değerini bilecektir, saygınlık kazanacaktır. Biz dışarıdan mercimek ithal ediyorsak hepimizin oturup düşünmesi lazım. Ne gerekçeyle ithal ediyoruz? Bu iradeyi inşallah beraber inşa edeceğiz.

"Liyakat sisteminin egemen kılınması gerekiyor. Devlet ayrıdır, siyasi kurum ayrıdır. Siyasi partilerle devletin yapılanması arasında çok farklıdır. Bakan olmanız için iyi hâl kâğıdı ve ilkokul diploması. Devleti ayakta tutan liyakattır. Yoksa devlet içten içe çökmeye başlar. Biz neden adalet, hak, hukuk diyoruz, temel neden bu. Türkiye'nin temel sorunlarını belirleyen ve çözüm üreten tek parti CHP. Lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini biliyoruz. Önümüzdeki süreç sadece bizim için değil Türkiye için önemlidir. Kimse yarın sabah ne olacağını bilmiyor. Geleceğe yönelik doğru dürüst bir hesap milletin önüne konulmuş değil. Bütün bunları yeniden değerlendirmek zorundayız.

"Bize oy versin vermesin, herkese ulaşmak zorundayız. Millet İttifakı aslında demokrasi ittifakıdır. Toplum ikiye bölünmüş durumda. Demokrasiden yana olanların ortak davranması gerekiyor. Demokrasi hepimiz için lazım. Dış politikada cumhuriyetin kuruluşunda öngörülen bakış egemen olmalı. Hiçbir egemen güç ateşi elleriyle tutmak istemez, maşa tutarlar. 'Suriye'ye gir' derler. Aklı olan, dünyayı iyi okuyan, geleceği iyi okuyan birisi zaten egemen güçlerin taşeronluğunu yapmaz. Hepimize düşen görevler var. Eleştirmekten korkan insanlar var. Bir fedakârlık gerekiyorsa o ilk CHP'lilere düşer. Adalet Yürüyüşü'nü her kesimden karşılığını aldık. Hedef cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak."

İmamoğlu: Herkes iyi bilsin ki ne kimseden korkarız ne de mücadeleden vazgeçeriz

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, " Herkesi saygın kabul etmeyen yöneticilerin devri bitmiştir. Türkiye değişiyor. 2017 Haziran'ın da Türkiye'nin değişimi başlamıştır. Adalet arayışını dalgalar halinde dünyaya duyurduğu için genel başkanımıza teşekkür ediyorum. 31 Mart seçimleri kentte de adalet arayışının bir ifadesidir. İstanbul'da güçlü görünenler ne yaparsa yapsınlar adalet istediklerini söylediler. İnşallah bu ülkede böyle bir dönem yaşanmayacak. 23 Haziran'ın da adalet arayışı arayanların başarısıdır. Bu sürecin kodlarını hep beraber doğru okumalıyız. Bu süreçte bize verilen görevi hep birlikte iyi idrak etmeliyiz." ifadesini kullandı.

İmamoğlu konuşmasında şunları kaydetti:

"Bu süreçten kendi adıma çıkardığım bazı dersler var. Siyaset insanları doğaldan kucaklamadan yapılabilecek bir iş değil. Toplumsal kutuplaşmadan uzak durmalıyız. Kalpten kucaklamak hepimizin DNA'sında olmak zorunda. Milletimizin çıkarları için siyaset yapmalıyız. 16 milyon insana eşit hizmet etmekten vazgeçmeyeceğiz. Daha fazla emek ve enerji ortaya koyan bir parti olmalıyız. Siyasette çalışmak demek sokakta çalışmak demektir. Milleti anlamadan milletin derdine devam bulmak mümkün değildir. Genel merkezimizin haritası hepimizin yol haritasıdır. Bu ülkeyi demokrasi, laiklik gibi cumhuriyetin temel değerlerinde buluşturmak zorundayız. Bizler ilkeli ve ahlaklı siyasetle vatandaşlarımızın kalplerini kazanmak zorundayız. Bu milletin bu şehirde ya da ülkemizde her renkten, her kökenden insanımızın yeniden mutlu bir şekilde yaşayacağı Türkiye rüyasını hayal etmekten, mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. 83 milyonun birliği ve refahı için çalışıyoruz. Mesele hak, hukuk, adalet ve özgürlük olunca herkes iyi bilsin ki ne kimseden korkarız ne de mücadeleden vazgeçeriz. Bu ülkeyi bir süredir yönetenlerin kibre büründüğünü, her şeye karar vermeye çalıştığını hep birlikte görüyoruz. Mızrak çuvala sığmıyor artık. Çok büyük bir fark yaratacağız, gönüllere gireceğiz. Bizim için siyaset rakip partilere karşı yapılan bir şey olmadığını bilmeliyiz. Her şeyden ve herkesten çok vatandaşa odaklanmalıyız. Vatandaş kendisine saygı duyulsun, sorunlara çözüm ve anlamlı bir hedef görsün istiyor. Yine onların fikrine başvurarak yol yürümenin peşindeyiz.

Yaptıklarımızla, yönetim tarzımızla, partinin has bir evladı olarak CHP’yi mutlu edecek, belediyecilikte en güzel örnekleri ortaya koyacağımıza söz veriyorum. Çok büyük zorlu işler başardığımızı biliyorum. Birlikte başaracağımız çok önemli işlerimiz var. Başlarken yolumuzun uzun olduğunu söylemiştik. Gençliğimiz var hâlâ. Bu şehrin, bu ülkenin geleceği parlak. Kardeşçe ve özgürce yaşama azmini görüyoruz. Asla vazgeçmeyeceğiz. Hepimiz kendimize daha fala güvenmeliyiz. Daha fazla sırt sırta vermeliyiz. İstanbul'daki değişimi Türkiye'ye taşımak istiyorsak inanmalıyız. Tarihi 2019 yılını, Canan Kaftancıoğlu'na, bir önceki il yönetimimize, ilçe, kadın yönetimlerine teşekkür ediyorum. Hepinizden ben daha çok koşacağım. İyi biliyorum ki çok değerli bir İstanbul koşusu yapacağımızı biliyorum. "

 
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve katilimcimaltepe.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.