HAYATIN İÇİNDEN
Yine sabahın ilk saatleri. Hava karanlık, sabah mı gece mi belli değil. Gün ışığına hasret bir şekilde kendimi sabah olduğuna ikna ederek uyandım. Koşuşturma içinde hazırlanıp kendimi sokağa attım. Evimin önüne kamp kurmuş birkaç kedi karnını doyurmak için beni bekliyorlar. Kedilere hızlı bir şekilde mamalarını verdim.
Dolmuşun erken gelmesi beni oldukça sevindirdi. İşe zamanında yetişeceğimin rahatlığını yaşayacaktım ki ayağıma bir anda sert bir tekme vuruldu. Acı ve şaşkınlıkla arkama döndüm. Kocaman bir gülücük ve utançla elini yüzüne kapayan bir kız çocuğu. Annesi hemen arka koltuktan kalkarak ‘Kusura bakmayın lütfen, kalabalık ortamlarda çok gerildiği için böyle şeyler yapabiliyor.’ dedi. Kızına dönerek ‘Abladan özür dile lütfen.’ dedi. Kız ise gözlerini bana dikti ve muzırca gülümsedi. O kadar tatlı bir kız ki annesine bakıp ‘Önemli değil olabilir böyle şeyler kızmayın lütfen.’ dedim. Belli ki benden böyle bir tepki beklemiyordu. Rahatlamış olacak ki yol boyunca yaşadığı zorluklardan bahsetmeye başladı.
Benimle birlikte dolmuştaki herkes kadının başına gelenlere kulak kabarttılar. Kadın sanki o günü tekrardan yaşıyormuş gibi olanları anlatmaya başladı. Komşularının kızı, Down sendromlu kızımın dış görünüşünden oldukça rahatsızmış. Bunun için komşu kızının babası Down sendromlu kızımın evden çıkmasını istemiyor. Hatta engellemeye çalışıyor. Bir defasında kızımı arkadaşlarının gözü önünde tartaklayıp apartmana sürükledi ve tokat attı.
Bu talihsiz olaylar gerçekleşirken kadın yaşananlara pencereden şahit olmuş. Apartmandan aşağıya inene kadar olanlar olmuş zaten. Yavuz hırsız, ev sahibini bastırırmış misali komşu, tehditler savurarak ‘Bu apartmandan taşınacaksınız. Bir daha bu kızı dışarıda görmeyeceğim.’ demiş. Olay büyümüş mahkemelik olmuşlar. Kadının anlattıkları dolmuşta bulunanların fena halde canını sıkmıştı. Çünkü anlattıkları gerçekten de insanlığımızı sorgulamamıza neden olan şeylerdi.
Hoşgörüden, anlayıştan uzak ve empatiden yoksun, duyarsız ve acımasız insanların varlığını bir kez daha iliklerimize kadar hissettik.
Mahkeme aileyi rahatlatacak karar vermiş. Hâkim, komşuya idari para cezası ile birlikte apartmandan taşınması şeklinde karar vermiş. Adaletin doğru bir şekilde tecelli etmesine çok sevinmeme rağmen işin mahkemeye kadar taşınmasına neden olan bu davranış bozukluğuna bir o kadar üzüldüm. Her çocuk çok özeldir. Fakat kendi çocuğu için başkasının çocuğunu yok saymak gafletinde bulunan ailelerin varlığı can sıkıcı bir durum.
Aslında yaşanan bu olayda beni en çok etkileyen annenin sözleri oldu.: ‘Sadece bu olay değil, kızım yüzünden çok kere hakarete maruz kaldım. Olsun yine de hiçbir zaman onu yalnız bırakmayacağım.’ dedi ve başından öptü. Engelli çocuğuna emek veren, onları yalnız bırakmayan tüm anne ve babalara toplum olarak teşekkür borçluyuz.
Down sendromlu kızımız böyle bir annesi olduğu için çok şanslı. Dünyanın bir sistematiği olduğuna inanıyorum. Kim ne yaparsa kendine yapıyor aslında. Yapılan her iyilik ve kötülük döne dolaşa hak edeni buluyor. O yüzden değiştiremeyeceğimiz şeyleri dışlamak yerine farklılıklarımızın zenginlik olduğunu bilincine varmalıyız.
Unutmayalım ki: her sağlıklı kişi aynı zamanda bir engelli adayıdır.