Ercan Yüksel
Köşe Yazarı
Ercan Yüksel
 

SORUYORUM ÇÜNKÜ DÜŞÜNÜYORUM

SORUYORUM ÇÜNKÜ DÜŞÜNÜYORUM Oldukça düşündüm yazıp yazmamak arasında gidip geldim. Yıllardır kendimce iç dünyamda kaynayan kazanı aktarmam gerektiği kararına vardım. Bir insanın kafasına yerleştirilen karşılığı olmayan açıklayamadığı veya korktuğu bir bilgi ömrünün sonuna kadar sırtına yahut başının üzerine konan ağırlıkla yaşaması gibi bir şeydir. İki türlü kölelik vardır. Birincisi bedensel kölelik. İkincisi düşünsel kölelik. Emekle para kazanıp hayatını idame ettirmek bedensel köleliktir. Buda kendinde ikiye ayrılır a şıkkı emeğini işveren belirler, b şıkkı fiyatını sen belirlersin. Düşünsel kölelik bilmediğin ama yaşam öğretin gelenekler ve yasaklarla inandırıldığımız düşüncelerin esiri olmak. Bilgisayar dünyası aydınlanmanın önünde en geniş açık kapıdır. Ne isterseniz o dünyaya dalabilirsiniz. Ama yinede sorgulayamazsanız bilgininde size katacağı bir şey yoktur. Müslüman arkadaşlar anlıyacaktır, kuranda ilk ayet olması gereken (ika)oku ayeti sanırım tam bu zamanı anlatıyor. İnsanları hayvanlardan ayıran tek şeyi sorsak herkes düşünmek olduğunu söyler. Düşünmek bilgilenmek ve sorgulamakla gelişir. Bilgiye ulaşmak artık bir tık kadar yakınımızda. Sadece sormayı bilip yorumlama yapabilmemizde. Bu bizi biattan kurtaracak doğru yanlış kavramımızı gerçekliğe taşıyacakdır. Lakin wikipedyaparımız yani ansiklopedik bilgilerimiz erişilemez yasaklılığında. Sırada diğer kaynakların yasaklanacağı söylenmekte.(Youtube gibi) Neden acaba? Çağımızın gerisinde kalmamız mı isteniyor? Durup dururken Osmanlıcılığa bundanmı takılıyoruz. Artık kuranın türkçesinin basımınında yasaklanması,zaten sadece bir dil olan arapçanın ilim olarak inandırıldığı, kelam fıkıf ve hadis diye bakış açıların ilimleitiriliyor. olmayan ilimlerle olmaya ve yaratılmaya çalışılan şeriat kültürü ile ülkemizde din cahili ve aptallarının çoğalmasına neden olunmaktadır. Kendi yorumladıkları farklı din yarattıkları birbirinin camisinde namaz kılmayan cemaat ordularının teslimiyetine doğru hızla malesef sorgulamadan devriliyoruz. Toplumumuzda “Tavuk bile su içerken arada başını kaldırır” sözüne istinaden ileriyi düşünen yani kafayı kaldıran çok az aydın kalmıştır. Acıki çocuklarının kendine benzemesinden hoşlanan gururlanan bir toplumuz. Malesef geldiğimiz nokta bir tıp doktorunun tedavisi için cinci hocaya gitmesi durumunda. Daha acıtanı ise bunu savunan binlerce milyonlarca üniversiteli ve lise mezununun olması. Daha dahası çoğunun işsiz olması... her kurum liyakatsız imamlarla mescitlerle tarikat ve cemaatler ile şekilize olmuş durumda. Doğar doğmaz ölüm sonrası hayata endekslenen bir nesil yarattık. Anne babadan ve mahalle camisi hocasından alınan kültürle dünyada binlerce dilden bir dil olan arapçayı ilim zanneden kültürle dünyanın en geri arap miletine türk medeniyetini kültürünü teslim eden nesil olduk. İmam aşığı imam korkağı bir toplum olduk. Öyleki onlar bu toplumun namus anlayışlarına ters düşseler bile onları yarı tanrı yaptık onları. Bursada namaz kılmayan onun her namazı müritlerince ruhen kabede kıldığına inanılan şeyh erkek kadın her müridi ile cincel ilişki yaşadığı sır odasında değmediği kimse kalmadığı ortaya çıktı. İnanın sadece benzeşim duygusu farklı olmaktan korkmak, topluma yabancı kalmak, itilmiş hissi ve kabuğuna yabancılaşmak kolay bir şey değildir. Herşey ağır gelir, konuşacak insan ararsınız kafaca. Bulduğunuzda saatler akıp gider müzik dinlemek gibidir, bilgiçlik olmadan düşünsel dialektik zevki. Yeterki karşınızdakinin duvarları olmasın korkularını aşmış kabında boşluk olsun. Dolu kaba ne konur ki. Zordur zor. Muhabbet güzel zevklidir yaşam tadında...  
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2019 - Pazartesi

SORUYORUM ÇÜNKÜ DÜŞÜNÜYORUM

SORUYORUM ÇÜNKÜ DÜŞÜNÜYORUM

Oldukça düşündüm yazıp yazmamak arasında gidip geldim. Yıllardır kendimce iç dünyamda kaynayan kazanı aktarmam gerektiği kararına vardım. Bir insanın kafasına yerleştirilen karşılığı olmayan açıklayamadığı veya korktuğu bir bilgi ömrünün sonuna kadar sırtına yahut başının üzerine konan ağırlıkla yaşaması gibi bir şeydir. İki türlü kölelik vardır. Birincisi bedensel kölelik. İkincisi düşünsel kölelik. Emekle para kazanıp hayatını idame ettirmek bedensel köleliktir. Buda kendinde ikiye ayrılır a şıkkı emeğini işveren belirler, b şıkkı fiyatını sen belirlersin. Düşünsel kölelik bilmediğin ama yaşam öğretin gelenekler ve yasaklarla inandırıldığımız düşüncelerin esiri olmak. Bilgisayar dünyası aydınlanmanın önünde en geniş açık kapıdır. Ne isterseniz o dünyaya dalabilirsiniz. Ama yinede sorgulayamazsanız bilgininde size katacağı bir şey yoktur. Müslüman arkadaşlar anlıyacaktır, kuranda ilk ayet olması gereken (ika)oku ayeti sanırım tam bu zamanı anlatıyor. İnsanları hayvanlardan ayıran tek şeyi sorsak herkes düşünmek olduğunu söyler. Düşünmek bilgilenmek ve sorgulamakla gelişir. Bilgiye ulaşmak artık bir tık kadar yakınımızda. Sadece sormayı bilip yorumlama yapabilmemizde. Bu bizi biattan kurtaracak doğru yanlış kavramımızı gerçekliğe taşıyacakdır. Lakin wikipedyaparımız yani ansiklopedik bilgilerimiz erişilemez yasaklılığında. Sırada diğer kaynakların yasaklanacağı söylenmekte.(Youtube gibi) Neden acaba? Çağımızın gerisinde kalmamız mı isteniyor? Durup dururken Osmanlıcılığa bundanmı takılıyoruz. Artık kuranın türkçesinin basımınında yasaklanması,zaten sadece bir dil olan arapçanın ilim olarak inandırıldığı, kelam fıkıf ve hadis diye bakış açıların ilimleitiriliyor. olmayan ilimlerle olmaya ve yaratılmaya çalışılan şeriat kültürü ile ülkemizde din cahili ve aptallarının çoğalmasına neden olunmaktadır. Kendi yorumladıkları farklı din yarattıkları birbirinin camisinde namaz kılmayan cemaat ordularının teslimiyetine doğru hızla malesef sorgulamadan devriliyoruz. Toplumumuzda “Tavuk bile su içerken arada başını kaldırır” sözüne istinaden ileriyi düşünen yani kafayı kaldıran çok az aydın kalmıştır. Acıki çocuklarının kendine benzemesinden hoşlanan gururlanan bir toplumuz. Malesef geldiğimiz nokta bir tıp doktorunun tedavisi için cinci hocaya gitmesi durumunda. Daha acıtanı ise bunu savunan binlerce milyonlarca üniversiteli ve lise mezununun olması. Daha dahası çoğunun işsiz olması... her kurum liyakatsız imamlarla mescitlerle tarikat ve cemaatler ile şekilize olmuş durumda. Doğar doğmaz ölüm sonrası hayata endekslenen bir nesil yarattık. Anne babadan ve mahalle camisi hocasından alınan kültürle dünyada binlerce dilden bir dil olan arapçayı ilim zanneden kültürle dünyanın en geri arap miletine türk medeniyetini kültürünü teslim eden nesil olduk. İmam aşığı imam korkağı bir toplum olduk. Öyleki onlar bu toplumun namus anlayışlarına ters düşseler bile onları yarı tanrı yaptık onları. Bursada namaz kılmayan onun her namazı müritlerince ruhen kabede kıldığına inanılan şeyh erkek kadın her müridi ile cincel ilişki yaşadığı sır odasında değmediği kimse kalmadığı ortaya çıktı. İnanın sadece benzeşim duygusu farklı olmaktan korkmak, topluma yabancı kalmak, itilmiş hissi ve kabuğuna yabancılaşmak kolay bir şey değildir. Herşey ağır gelir, konuşacak insan ararsınız kafaca. Bulduğunuzda saatler akıp gider müzik dinlemek gibidir, bilgiçlik olmadan düşünsel dialektik zevki. Yeterki karşınızdakinin duvarları olmasın korkularını aşmış kabında boşluk olsun. Dolu kaba ne konur ki. Zordur zor. Muhabbet güzel zevklidir yaşam tadında...
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve katilimcimaltepe.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.