HEM OKUDUM HEM DE YAZDIM YILLARCA...
Bazen yoksullaşıyorum.
Züğürt misali.
Eski defterleri karıştırıyorum.
Eski yazılar.
Usta çırak ilişkisiyle gazeteci oldum ben.
Üstad Sina Çıladır"dan öğrendim her şeyi.
1980/1990 tarihlerinde O"nun tedrisatından geçtim.
Dün O"nun benimle ilgili o dönem. çalıştığı Ereğli Demokrat gazetesinde yazdıklarını buldum
Yıl. 2006
***
Şöyle yazmış Sina Çıladır"Bu festival, benim için, hoş bir sürprize de tanıklık etti: Demokrat’ın ilk kadrosundan Melek Yüksel Köselerden, eşi ve kızı ile birlikte gazetede beni ziyaret etti. Nasıl sevindim…
Melek, sadece Demokrat için değil, yerel basın için de bir ilktir.. Melek’ten önce, gençkızların muhabirlik yapabileceği düşünülemezdi bile. Melek, bu önyargıyı arslanlar gibi yıktıydı. Kalemi de çok güzeldi. Sonra onu bir gün ansızın gelin ettiydik İstanbul’a.. O gün bugündür İstanbullu Melek... Kartal Maltepe’li.. Minicikken gördüğüm kızı büyümüş, serpilmiş, modern bir gençkız olmuş.. Eşi Tayfun kardeşim, hiç değişmemiş, güleryüzlü sevecen…
Melek Maltepe’de bir yerel gazeteyi yönetiyor şimdi.. Şuradan buradan lafladık. Zamanın elverdiği ölçüde meslekten konuştuk.. Uzunca bir aradan sonra mesleğe dönmenin güçlüklerinden sözettik…
Gelişmesine katkıda bulunmuş bir ağbisi olarak ideolojik açıdan daha berrak, daha az fulu bir kalem olmasını istedim ondan… Aydın olmanın soyut anlamda çok şey ifade etmediğini, manevi üretimde bulunan herkesin aydın sayılacağını, örneğin Fethullah Hoca’nın da aydın olduğunu; esas önemli olanın, Türkiye’nin bağımsızlığı ve emekçi halkın esenliği doğrultusunda mücadele eden bir aydın kimliği kazanmak olduğunu söyledim…
Gözüm üzerinde! Bakalım..
Ereğli 11/07/2006
****
Daha az flu bir kalem olmamı istedi benden.
Öylede oldum hep.
Türkiye’nin bağımsızlığı ve emekçi halkın esenliği doğrultusunda mücadele eden bir aydın kimliği kazanmak konusunda da kalemim şaşmadı.
Şaşmayacak ta.
Ancak flu bir kalemim olması konusunda duraksıyorum.
Ne demektir fulu:
açık seçik olmayan, belli belirsiz, bulanık, belirsiz.
Yani üstad benden daha açık,anlaşılır,belirli olmamı istemiş!
Galiba bunu tam başaramıyorum.
Başaramıyorum çünkü oto-sansür beni ele geçirmiş durumda.
***
Oto-sansür, açık bir baskı yapılmadan, başkalarının hassasiyetlerine saygı göstererek, herhangi bir yetkilinin engellemesi olmadan, kişinin kendi çalışmalarını (kitap, haber, film ve diğer anlatım araçlarını) sansürleme veya sınırlandırma eylemidir. Aslında bu saygı göstermekten çok korkma şeklinde ortaya çıkıyor.
Türkiye'de basın özgürlüğü açısından dünyada 121. sırada yer alıyor .
Durum bu noktada ise oto sansürü kullanmam yadsınamaz.
Daha az fulu olmam da beklenemez.
***
Benim kalemim fulu artık.
Belki de kalem kırılmanın eşiğinde.
Yada kalem evrimleşmeyi bekliyor.
Anılar yazmaya,hikayeler,hatta roman anlatıp-yazmaya..
Dedim ya.
Mayıs ayı beni hüzünlendirir.
Haziranda görüşmek üzere,tüm okurlarıma iyi bayramlar.